bugün

sevgisizlik

sahte sevgilerle oluşan ruhsal boşluk...

adeta bir kanser gibi insan vücudunu yavaşça tahrip etmeye başlar. önce kalpte oluşan yalnızlık, huzursuzluk, mutsuzluk, korku, öfke, stres, depresyon, bencillik ve kıskançlık gibi olumsuz hislerle kendini gösterir. ardından hergün sokaklarda bir çok insanın yüzünde gördüğümüz donukluk, boşluk ve hüzün ifadeleriyle ortaya çıkar... bir sarmaşık gibi büyür her geçen gün, ayaklarından başlayarak sarar vücudumuzu. hareketsizleştirir, hissisleştirir, nefret duygularını körükler içimizdeki, etrafımızdaki her bir şeyden şüphe duymamızı sağlar.

sevgisizliğin acısıyla insanların bedenlerinde oluşan çürüme hızı da mucizevi olarak süratle artar. cildin temiz ve genç yapısını kaybederek sertleşmesi, kırışması, hastalık derecesinde bozulması ve renksizleşmesi, saçların dökülmesi ve matlaşması, beden yapısının şekilsizleşmeye başlaması ve güzel görünümünü yitirip sağlıksız bir hal alması, dişlerin ve tırnakların parlaklığını kaybetmeye başlaması, hareketlerin ve tavırların robotlaşması, güçsüz, bıkkın, şevksiz ve halsiz bir görünüm, stresli, mutsuz, üzgün, kızgın, küskün, kıskanç, ters, merhametten ve güzel ahlaktan yoksun tavırlar oluşmasıyla kendini belli eder...

tedavisi çirkin kurbağayı öpmektir, seni hesapsızca seven, karşılığında hiçbir şey istemeyen o çirkin kurbağayı öpmek, sevimsizi sevmektir... bu donuk ruh halinden uzaklaşmak için o mu? bu mu? şu mu? diye daldan dala uçmak, her çiçekten bal almak, kendini duygusuzluklar içindeki girdaba bırakmak değildir... elimizdeyken sevginin kıymetini bilmediğimizden, yanımızdayken sevginin farkında olmadığımızdan, şımarıklığımızdan, aymazlığımızdan, kibrimizden elimizin tersiyle ittiklerimizden... bazen de hep kendimizden ödün vermekle kendimizin oluşturduğudur. öyle fedakarlıklar yaparız ki, öyle yapılmayacak şeyler yaparız ki artık kendimize geldiğimizde biz olmadığımızı anlarız... kendinden çok uzak bir yerde bulursun kendini, sürekli verip hiçbir şey almamaktan...

zehirli bir sarmaşıktır, kendi ellerimizle diktiğimizdir ve artık büyüyüp etrafımızı sarmasına mani olamadığımız...