bugün

turancılık

bu ülküyü güdenlerin yanılgıları, uluslaşma sürecine gireli şurada seksen, doksan yıl olan türkiye türklerini, asya'daki birtakım etnik topluluklarla özdeş saymalarında toplanır. batı'da etnik kaynak ve dil ailesi bakımından birbirlerine yakın olan uluslar, hiç de böylesi bir aynileştirmeye kalkmamışlardır. neden? en azından bir işe yaramaz da ondan. bilimsellikle ise en ufak bir ilintisi yoktur öyle bir savın. nerden geldikse geldik, bunu bir kez söyler geçersin, o kadar.

"milletimizin binlerce yıllık şanlı tarihi" dedikleri şeyi anlamaya olanak yoktur, ulusal tarihimizin gerçekte cumhuriyetle başladığını söylemek zorundayız. bunda üzülecek bir yan yoktur, bütün ulusların tarihi yenidir.

osmanlı okullarında "türklerin tarihi" ile ilgili hiçbir ders okutulmamıştır, bunun yerine "peygamberler tarihi" öğretilmiştir. türkçülüğün başlangıcı son dönemlere düşer. geri gidildikçe konu büsbütün çapraşık bir durum almaktadır. ulus bilincini ne anadolu beyliklerinde, ne de asyadaki etnik topluluklarda bulmak olanağı vardır, gerçekte olamazdı da. çünkü ulusal toplum yeni bir olgudur.

atatürk tarih bilincini toprağın geçmişinden çıkarma yolunu tutmuştu. anadolu tarihini kendi tarihimiz olarak benimseme anlayışının kökeni buradadır. hitit uygarlığını ortaya çıkarmak için yapılan kazılar sırasında bir üniversite hocası*, okuldaki öğrencilerine "bu bücür heriflerin torunları olmaktan hiç de hoşlanmıyorum" dermiş. oysa ille "torunu" olmak gerekli değildir geçmişin bir toplumu ile ilinti kurmak için, uygarlığın sürekliliğini bulmaktır önemli olan.