bugün
- albay kemal sözlükten atılsın kampanyası12
- albay kemal10
- kocasına kahvaltı hazırlamayan kadın kusurludur16
- sözlükteki islamcılara alınması gereken önlem12
- tecavüz ettiği kızlarını müge anlı da arayan baba24
- nihavend longa20
- fenerbahçe12
- 90 lı yıllara dair akılda kalanlar9
- ismet gurbuz 202412
- taksim'e ekran dikip kuran yayınlamak9
- gratis indirim günü kavgaları18
- dünyanın patlama ile oluştuğuna inanmak10
- yaşlılık belirtileri10
- true nickli yazar10
- üstteki yazar tarzında entry gir13
- kova burcu erkeği9
- sözlüğün en iyi 10 yazarı17
- seçme şansınız olsa hangi ülkede yaşardınız22
- neden evlenmiyorsunuz13
- jose mourinho68
- insanoğlunu yerleşik hayata geçiren neydi9
- suriyelilere karşı sorumluluklarımız16
- zalbert'in karşısında dans etmek8
- sözlük erkeklerinin şımarık laubali tipler olması17
- ateistlerin zeka seviyesi düşüktür11
- türkiye de intihar vakalarının artması12
- ismail kartal duruşu8
- jose mourinho nun fenerbahçe ye transferi13
- eşcinsellik kendi kendini hadım etmektir27
- şimdiye kadar duyulan en güzel iltifat10
- neden sevgilim yok10
- insanı zengin hissettiren şeyler19
- barbara palvin'in aldatılması17
- türkiye akp lidir akp'li kalacaktır14
- kılıçdaroğlu'nun kuracağı partiye isim önerileri8
- aleyna tilki10
- ismail kartal8
- fethullah gülen öldü mü sorunsalı19
- geldi yine deli11
- türkiye cidden almanyadan daha iyi9
- 2001 türkiyesinin en gelişmiş ülke olduğu gerçeği10
- içine şeytan girse ne yaparsın13
- ümmetçilerin azerbaycan düşmanlığı10
- artık yazmayacağım9
- erkekler ne işe yarar19
- yanında karısı varken karı kıza bakan erkekler9
- arda güler11
- askerliğe veda gecesi8
- icardi190521
- 2 haziran 2024 küçükçekmece de çöken bina10
sinsi sinsi birşeyler öğretmeye çalışan kitaplardı bunlar. hani şu "eğlendirirken öğreten" dedikleri cinsten. bulmaca bilmece ayağına bize inceden dört işlem yaptırmaya çalışıyordu. böyle de hain bir kitaptı.
oysa biz kitapların bize birşeyler söylemesinden çok sıkılmıştık. yaz gelmişti. mahallemiz cıvıl cıvıl ve rengarenkti. günler inadına uzun, meyve tabağındaki kirazlar kıpkırmızıydı. yakan top, uzun eşek ve istop bütün kış bizi beklemekten yorgun düşmüşler, sokakta sabırsızlanıyorlardı. bütün kış çok üşümüş, karanlık sabahlarda okulun yolunu tutmuş ve soğukta titreyerek andımızı okumuştuk. tırnaklarımızın kısa kalması ve saçlarımızın bitlenmemesi için gayret etmiştik. haketmiştik biz tatili ve yazı. güneşin tenimizi ısıtmasını ve denizin tuzunu fazlasıyla haketmiştik. ne istediniz lan bizden! niye yanımıza tadımızı kaçıran bir kitap koydunuz ha? kışın her dediğinizi yapmadık mı eşşoğlueşşekler... afedersiniz.
işte bu yüzden tatilde milli eğitim bakanlığıyla ilgili herhangi bir obje görmek istemiyorduk. açık söyleyeyim biz kıyasıya haylazlık yapmak ve mümkünse bütün gün boş boş oturmak istiyorduk. yasadışı işler yapmak, otoriteye isyan etmek, sözgelimi komşunun şeftali ağacına dalmak istiyorduk. ha bir de bisikletle çok uzaklara gidip annemizi meraktan deliye çevirmek istiyorduk. yok yere mahalle savaşları çıkarmak birilerinin kafasını yarmak istiyorduk. senenin iki-üç ayı çizgi film seyretmek, akşama kadar "it gibi" sokakta oyun oynamak ve akşam yemeğini yedikten sonra da bir köşede sızmak... işte hayatın anlamı buydu. boş zamanlarımızı "faydalı şeylerle" değerlendirmek gibi ideallerimiz hiç olmadı bizim. faydasız ve gereksiz işleri deli gibi özlemiştik çünkü.
ama tatil kitabı bir ajan gibi sızmıştı içimize. bizim lüzumsuz hallerimizi merkeze rapor eden bir casus... tatil kitabını bizi göremeyeceği bir yere kaldırıp yaz sonuna kadar ortamdan uzak tutmak en iyisiydi. evet evet karşılaşırsak bir tatsızlık çıkabilirdi.
tatil kitabı eylül ayına kadar gardropun üstünde tozlanmalıydı. ve öyle de oldu. pişman değilim.
oysa biz kitapların bize birşeyler söylemesinden çok sıkılmıştık. yaz gelmişti. mahallemiz cıvıl cıvıl ve rengarenkti. günler inadına uzun, meyve tabağındaki kirazlar kıpkırmızıydı. yakan top, uzun eşek ve istop bütün kış bizi beklemekten yorgun düşmüşler, sokakta sabırsızlanıyorlardı. bütün kış çok üşümüş, karanlık sabahlarda okulun yolunu tutmuş ve soğukta titreyerek andımızı okumuştuk. tırnaklarımızın kısa kalması ve saçlarımızın bitlenmemesi için gayret etmiştik. haketmiştik biz tatili ve yazı. güneşin tenimizi ısıtmasını ve denizin tuzunu fazlasıyla haketmiştik. ne istediniz lan bizden! niye yanımıza tadımızı kaçıran bir kitap koydunuz ha? kışın her dediğinizi yapmadık mı eşşoğlueşşekler... afedersiniz.
işte bu yüzden tatilde milli eğitim bakanlığıyla ilgili herhangi bir obje görmek istemiyorduk. açık söyleyeyim biz kıyasıya haylazlık yapmak ve mümkünse bütün gün boş boş oturmak istiyorduk. yasadışı işler yapmak, otoriteye isyan etmek, sözgelimi komşunun şeftali ağacına dalmak istiyorduk. ha bir de bisikletle çok uzaklara gidip annemizi meraktan deliye çevirmek istiyorduk. yok yere mahalle savaşları çıkarmak birilerinin kafasını yarmak istiyorduk. senenin iki-üç ayı çizgi film seyretmek, akşama kadar "it gibi" sokakta oyun oynamak ve akşam yemeğini yedikten sonra da bir köşede sızmak... işte hayatın anlamı buydu. boş zamanlarımızı "faydalı şeylerle" değerlendirmek gibi ideallerimiz hiç olmadı bizim. faydasız ve gereksiz işleri deli gibi özlemiştik çünkü.
ama tatil kitabı bir ajan gibi sızmıştı içimize. bizim lüzumsuz hallerimizi merkeze rapor eden bir casus... tatil kitabını bizi göremeyeceği bir yere kaldırıp yaz sonuna kadar ortamdan uzak tutmak en iyisiydi. evet evet karşılaşırsak bir tatsızlık çıkabilirdi.
tatil kitabı eylül ayına kadar gardropun üstünde tozlanmalıydı. ve öyle de oldu. pişman değilim.
Gündemdeki Haberler
güncel Önemli Başlıklar