gerçeği ustaca kurgılayarak yansıtan ve acılı bir tarihi dönemin üstünden kalın kalın geçen harikulade bir roman.
herşey bir yana uçurtma avcısı insanların gözlerini emperyalizmin kuruttuğu afganistan a çevirtebilecek bir eserdir.
ancak.
kitabı belirli bir önyargıyla aldım ve okumaya başladım o da şuydu. kitabın yazarı 1980 yılında sovyet işgali döneminde abd'den siyasi sığınma hakkı elde etmiş bir aileden geliyor. bu nedenle ben, bu kitabın abd'yi parlatma misyonu sürdüğünü düşündüm en başta. ve ne yazık ki son sayfayı çevirdiğimde bu yargımda haklı olduğumu gördüm.
kitabın baş kahramanı emir, yer yer üstü kapalı da olsa amerika birleşik devletleri'ni parlatıyor. ilerleyen sayfalarda 11 eylül sonrasında abd'nin afganistan'a girerek taliban'ı devirdiğinden sevinçle bahsediliyor. işte tam da burası, bush jr.'un ırak'ı işgal ederken iddia ettiği "özgürleştirme" amacını meşrulaştırıyor sanki. oysa herkes biliyor ki amerika afganistan'ı işgal ederken taliban filan umrunda değildi, tek derdi orta asya'ya hakim bir üs elde etmek, asya doğalgazını kontrol idi. her zamanki amerikan oyunu, bahaneyi yarat ve ele geçir.
şimdi tüm bunlar ortadayken romanda tam tersi bir görüş var ortada. ve bence bu, romanın değerini düşürüyor. berrak suyu bulandırıyor. afganistan ı işgal eden sovyetler yer yer lanetlenirken, 20 yıl sonra bir başka işgalci abd alkışlanıyor.
üstelik 1980 sovyet işgalinin, abd'nin o melun "yeşil kuşak" politikasının ürünü olduğu da ortaya çıkmışken.