blues ile arabesk'i aynı kefeye koyan yazar söylemidir.
blues; acı ve hüznün yansıması olarak lanse edilir. yıllardır afro amerikalı insanların köle sisteminin getirdiği düzen doğrultusunda yaşanan çileli hayatın müzik aracılığıyla anlatılması, çarpıcı bir etki yaratmıştır. bu etkinin doğrultusunda duygulara tercüman olan blues oluştuğu toplumda benimsenmiş hatta ve hatta dünya genelinede yayılmayı başarmıştır.
arabesk de acının ve hüznün yansıttığı bir tarzdır. bu acı ve hüzün, insani baskıların yada toplumsal baskıların sonucu oluşan acı ve hüzün değildir. blues'un tam tersi aşk ve sevgi unsurları daha ağır basmaktadır. ya benimsindir, yada kara toprağındır. bu görüş ile daha çok aşk acısı çeken sevgi yoksunu insanların benimsediği bir müzik türü olarak görülmüştür arabesk.
bu iki kıyaslamada sadece içerik açısından bir kıyaslamadır. müzikal açıdan değil.
son olarak; 'amerika halkının blues yavşaklığından utanıyorum' diyen bir birey olmamıştır.