bugün

sözlük yazarlarının nicklerinin hikayesi

zamanında bize ortaokulda fransızca öğretmeye karar vermişlerdi.
ilk derslerde öğretmenler de biz de büyük bi hevesle başladık, r'leri özellikle söylemeyip fransızlar gibi konuşmaya başladık ilk iş.

ama işler değişti evdeki hesap çarşıya uymadı.
derste kasetten julie adlı tıfıl bi fransız ergeninin maceralarını dinlememiz ve alıştırma kitabına ezik egzersizler yapmamızı istediler bizden sürekli.
yine bi dereceye kadar katlanılabilirdi bu, eğer "pas de panique" temalı o b.ktan şarkıyı bize bi hafta boyunca 1500 kere dinletmeselerdi..
(bkz: teletubbiler) tadında takrara dayalı bi tarzı benimsememiz isteniyordu!
şarkı boyunca "pas de panique pas de panique ööööö" diye böğüren o adam bizim fransıca hayallerimizi tamamen yıktı
artık hiçbirimiz boynumuza fular bağlayıp pariste "şanzelize"de gezmeyi istemiyorduk..
ben de bu travmatik olaylardan sonra doğru dürüst öğrenebildiğim ve havalı havalı söyleyebildiğim en kolay fransızca kelimeleri nick olarak almaya karar verdim:
un deux trois..
c'est moi
pas de panique
pas de panique
ööö