zenginlik

tanım: parayla geldiği sanılan, ehil ellerde olmadığı vakit ele yüze bulaştırılması, değerinin bilinmemesi muhtemel kıdem.

insanın sahip olduğu en ufak bir şeyin bile bir zenginlik olduğunun farkına varması ise çok zor. çok çok zor. her gün onu kullanmaya, onunla yaşamaya o kadar alışmışız ki, o yok olmadan değerini anlamıyoruz. eğer şanslıysak da karşımıza onun olmadığı bir insan geçiyor, ve ağzımıza sıçıp bırakıyor.
--kişisel bilgi anı yaşanmışlık içerir--
yeni girilen iş yerinde, fazla dikkat çekmemek için konuşulmaz pek. arada bir sıcak kanlı insanlar çıkarsa, o bozar sessizliği. bu da öyle bir ders oldu bana. herkes işine bakarken, genç biri adımı soyadımı sormadan, direkt okuyup okumadığımı sordu. okuyorum abi dedim tabii. adam sanki küfür etmişim gibi kafasını çevirip işine devam etti. vakit ilerledikçe ve insanlar sıkılmaya başladıkça, muhabbet de kaçınılmaz hale gelince, mecburen konuşmaya başladık ve mevzu çocuğun bir ay içerisinde askere gideceğine geldi. "liseyi bitiricektim, iki sene kalınca babam izin vermedi, iki senedir burdayım işte. çok istiyodum okumayı. fakat geçti artık bizden, baksana iki gün sonra askeriz heheeeh". üniversitede okuyor olduğumu söylediğime pişman olduğumu farketmeme sebep olan kısım burasıydı. biz vizeden sınavdan dert yanarken, ulan nerden geldim şu okula, ne işim var benim okulda dediğimiz zamanlar da olmuşken, adam okuyamamıştı. belki kafası çalışmıyordu, belki babası baskı yapmıştı, fakat okumak istemişti, okuyamamasına rağmen hala istiyordu, hala gözleri parlıyordu. elde olan her şeyi zenginlik bilirse mutluluğa bir adım daha yaklaşır insan, çünkü bir 'şey'e değerini o 'şey'in sahibinden başkası veremezmiş, bu gün bunu anladım ben.

o saatten sonra da hem orucun etkisiyle, hem de bu olayın bende bıraktığı iz sebebiyle doğru düzgün çalışamadım da zaten. keşke okuyabilseydin be abi.
--kişisel bilgi anı yaşanmışlık içerir--