füruzan romanı. 12 mart'ı anlatmayan 12 mart romanı.
ne mi anlatılıyor: faşizmi.
hem de çok değişik sulardan anlatıyor faşizmi.
500 küsur sayfalık kitap su gibi akıp gidiyor. sürekli görüntüler beliriyor zihinde ve sanırım bu belirtiler türk edebiyatının en sinematografik kitabına dönüşüyor.
erzurum'dan ayrılma sahnesi, işkence sahneleri falan. çok iyi bir şekilde senaryolaştırılıp iyi bir yönetmene teslim edilirse, muhteşem bir sinema filmi çıkar mesela bu kitaptan.
emine ve seçi'in bu iki kız kardeşin hayatları gözlerimi doldurdu.
çünkü kadını çok iyi anlatmış füruzan. çok çok başarılı.
olumsuz tek eleştirim ilmek ilmek örülen kitabın sonlarının biraz hızlı geçmesi-geçiştirilmesi. aceleye gelmiş gibi sanki. havada kalan bi şey yok ama kitap baştan beri o denli güzel bir anlatım ve konu derinliliği ile gidiyordu ki; bunun aynısını son sayfalarda bulamadım ben.
herkesin okuması, hakkında konuşması gereken kitap.
47'liler mi...inandıkları uğruna yaşayan güzel insanlar onlar...
kitaptan biraz alıntı yapalım:
"o günler, belirleyici iz taşımayan, aşırı sıcak rüzgarlı, tozlu, sıradan, yaz öğleleri gibi umut kırıcı, sıkıcı olabilirdi ancak olsa olsa.
"o gün neydi seçil'in özlediği, emine bilememişti."
"seveceğimiz insanı da siz mi bulup getireceksiniz bize yoksa?"
"sizin mutluluk anlayışınız; insanı gevşeten, uzun uyunmuş, terli bir yaz uykusuna benziyor..."