"Tıp fakültesinden herşey çıkar, nadiren de doktor çıkar" atasözüne sahip bir fakültedir tıp fakültesi. Girmesi, hele bu yeni sınav sistemleriyle falan epey zorlaşmıştır. Genellikle girdikten sonra ilk sene acaip rahat gelir, "Bu muydu la?" şeklinde düşünülür. Ancak ikinci seneden itibaren anatomi ve histolojinin, üçüncü seneden itibaren farmakoloji ve patolojinin, dördüncü seneden itibaren stajların, son sene de mesleğe başlamadan önceki nirvana olan internliğin işin içine girmesiyle bi tarafınızdan ter damlayarak ancak bitirebilirsiniz okulu.(tecrübeyle sabittir)
Öncelikle bu okulda okumak için iyi puandan fazlası gerekiyor, Eğer ki çevrenizde eski doktorları görüp de onların kazandığı süper paraları kazanacağınızı düşünüyorsanız üzgünüm ama çıktığınızda ancak babayı alırsınız. Zira ortak yanılgının aksine biz uzman olarak değil pratisyen olarak mezun oluyoruz, yani "Ne doktoru olcan sen şimdi?" diye sorduğunuz soruya küfretmemizin nedeni budur. Çünkü maaşlar okunan okula ve yapılan mesleğe göre orantısızdır ve uzmanlık sınavıyla minimum beş yıl daha okumak suretiyle uzman olabilirsiniz.
Ayrıca mesleğin zorluklarına da katlanabilmek lazım. Kan göreceksiniz, fazlasıyla hem de, evet kadavra da göreceksiniz, onların içine dalacaksınız, hastaların hepsi farklı olacak, alışacaksınız. Nöbetten sonra mesai yapınca sızlanmayacaksınız. Emrinizdeki ambulans şoförünün bile nöbet izni varken sizin asla olmayacaktır. Bin tane hatalı sağlık politikasını görüp mezuniyette ettiğiniz yemini hatırlayarak yanlış yollara sapmamak için kendinizle karşı karşıya geleceksiniz. Zor iştir azizim doktor olmak, hasta yakınlarından dayak yiyebilirsiniz.
Ancak günümüz şartlarında garantisi olan tek meslektir. Toplumdaki her konumda ve her ortamda doktor olduğunuz öğrenildiğinde size karşı tavır anında değişir, yani saygın bir meslektir. Beyaz önlük giyilmesinin nedeni de bu temizliği simgelemek içindir.
Puanınız yetiyorsa ve yaparım diyorsanız iki kere düşünüp öyle yazın.