güç bela bitirebildiğim bir kitap. bu şekilde tanımlamak istemem fakat gerçekten zorluyor insanı. öyle bir iki günde bitirilebilecek türden bir kitap değil. kitabın ötesinde bir eser sonuçta. bir filozofun kaleminden dökülenler...
çoğu zaman boğucu, sıkan bir anlatımı var. yavaşça ve üzerine ciddi bir şekilde kafa yorarak okunmalı. eğer okur kişi nietzsche hakkında yeterli derecede bilgi sahibi değil ise nietzsche'yi anlatan yazılara kısaca gözgezdirmelerinde yarar var. nietzsche ağladığında kitabını öneririm şahsen.
benim sıkılmamdaki en önemli etken ise alter yayınlarının kötü çevirisi ve baskısı. bu tarz durumlar insanı en iyi eserlerden bile soğutuyor malesef.
okudukça kafanızda soru işaretleri ve çeşit türlü kapılar beliriyor ve bu kapıların kimisi tamamen açılıyor kimisi ise aralık kalıyor. yazar bazen anahtarı size veriyor, bazen kendisi açıyor. baze ise öyle bir yere saklıyor ki bulana kadar epey zorlanıyorsunuz.
eserde nietzsche'nin hastalığının mikroplu izlerine de rastlamak mümkün. fakat o mikropların çoğunluğu aşıda kullanılacak cinstendir benim için. *