bugün

anafen

fem dersaneleri'nin bir küçük boyu gibi bir şey. fem müridi yetiştirme yeri diyebiliriz.
eski dersanemdir. zamanında anadolu liseleri sınavı için 5 senemi heba ettiğim dersanedir. zorlama yoktur ama özendirmeye çalışmak had safhadadır:
'bi başörtü tak senin yüzün çok güzel gözlerinin rengini ortaya çıkarır bak' tarzında yaklaşımlarla küçük çocukların beynini yıkamayı arzulayan öğretim üyelerini bünyesinde barındırır. bizim idol almamızı bekledikleri abla ya da abilerle* bir ev tutup dersane dışında din sevgisi aşılamaya çalışırlar. sabahın beşinde 15 16 yaşlarında bir kız olarak namaza kaldırıldığımı hatırlıyorum. küfretmiştim. o da yetmez gibi iğne iplikle o ablaların uyurlarken üstündeki pijamaları yatağa dikmiş, suratlarını da isle boyamıştık. bir de fadime şahin taklitleri yapıp yerin dibine soktuğumu hatırlıyorum bunları. sonra bir daha dersane boyunca ne istediğim etüdleri alabildim ne de bir daha ders çalışmak(!) için o evlere çağrıldım. belki onlardan biri olsam daha başarılı bir öğrenci olacaktım ama başımda saçlarımı değil beynimi örten bir türbanla dolaşıyor olacaktım muhtemelen.
(bkz: anafen sevgi çiçeği)
not: yukarıda yazılanlar tamamen doğru olup kahramanlarının da gerçek olmasının yanı sıra olay istanbul'da geçmektedir. ankara anafen'le uzaktan yakından alakası yoktur.