bugün

oray eğin

üslubunu oluştururken kibirli jakoben tavra öykündüğü kesin zira kaleme aldığı hemen hemen tüm yazılarda analizden çok bilgi parçacıkları ile hüküm veriyor.
resmi ideolojinin muğlaklaştırıp, önümüze sunduğu tarih kırıntılarını vitrininden indirmemesi bir yana bürokrasi goygoyculuğunda sınır tanımaz hale geldi.
bakınız ne buyurmuş 7 Mayıs tarihli yazısında;
''...yaşar büyükanıt, tarihe fenerbahçe maç kaybettiğinde ağlayan bir general olarak geçti; yüzüne gözüne bulaştırdığı e-muhtıranın yanı sıra...''
yüzüne, gözüne bulaştıran bir genelkurmay başkanı istemiyor hazret. istiyor ki o muhtıra başbakanın ya da seçilmiş yöneticinin alnının çatına yapıştırılsın. genelkurmay başkanı becerebilirse ne ala, yok değilse resmi görevi bittikten sonra inzivaya çekildiğinde böyle ithamlar ile saldırmak şart değil mi?
12 Eylül için ciyak ciyak bağıracaksınız, Kenan Evren yargılanmalı diyeceksiniz ama iş tasvip etmediğiniz yönetime posta koymaya gelince karşı çıkma bir yana sırt sıvazlayacak, beceremeyince alay edeceksiniz.
sakil zihniyeti ağzından, kaleminden dökülüyor zarıl zarıl. aynı yazıda kendince ilker başbuğ'a da akıl veriyor üstad ama uzun süre değil, yakında emekli olacak 'hain avcısı' genelkurmay başkanımız da. bakalım O'nun ardından ne pespayelikler döktürecek.