bugün

nuh un gemisi

nuh tufanı, nuhun gemisi ve hz. nuhun macerası kur'anda şöyle anlatılır.

ankebut suresi: 14. yemin olsun, biz nûh'u toplumuna gönderdik de o onların arasında bin yıldan elli yıl eksik kaldı. sonunda onları tufan yakaladı. çünkü zalimlerdi onlar.

Hud suresi: 25. yemin olsun biz, nûh'u da toplumuna resul olarak göndermiştik. "ben sizin için açık bir uyarıcıyım."

26. "allah'tan başkasına kulluk etmeyin. korkunç bir gününün azabına uğramanızdan korkuyorum." demişti de,

27. toplumunun küfre sapanlarından bir grup kodaman şöyle konuşmuştu: "bize göre sen, bizim gibi bir insandan başkası değilsin. bakıyoruz sana, ayak takımımızın basit görüşlü insanlarından başkası ardına düşmüyor. sizin bize hiçbir üstünlüğünüzün olduğuna inanmıyoruz. aksine, sizi yalancılar sayıyoruz."

28. nûh dedi ki: "ey toplumum! bir düşünün! ya ben rabbimden gelen bir beyyine üzerindeysem; katından bana bir rahmet vermiş de o rahmet sizin gözlerinizden saklanmışsa! siz ona tiksintiyle bakarken, biz sizi ona zorla mı ulaştıracağız?"

29. "hem ben sizden buna karşı bir mal da istemiyorum. benim ücretim allah'tandır. ama ben iman edenleri paylayıp kovamam. çünkü onlar rablerine varacaklar. ama sizin cehalete batmış bir toplum olduğunuzu görüyorum."

30. "ey toplumum! eğer ben onları paylayıp kovarsam, allah'a karşı bana kim yardım edebilir? hâlâ düşünmüyor musunuz?"

31. "ben size demiyorum ki, allah'ın hazineleri benim yanımdadır. ben gaybı bilmem. ben bir meleğim de demiyorum. ama gözlerinizin horlayarak baktığı kişiler için, 'allah bunlara hiçbir hayır vermeyecek' diyemem. onların benliklerinde neyin saklı olduğunu allah daha iyi bilir. başka türlü davranırsam kesinlikle zalimlerden olurum."

32. dediler ki: "ey nûh! sen bizimle uğraştın, bizimle mücadelede çok da ileri gittin. eğer doğru sözlülerden isen bizi tehdit ettiğin şeyi ortaya getir."

33. nûh dedi: "onu size, dilediği takdirde ancak allah getirir, siz de hiçbir engel çıkaramazsınız."

34. "eğer allah sizi azdırmak istiyorsa, ben size öğüt vermeyi gaye edinsem de öğüdüm size hiçbir yarar sağlamaz. o'dur sizin rabbiniz ve o'na döndürüleceksiniz."

35. yoksa, "onu kendisi uydurdu." mu diyorlar? de ki: "eğer onu uydurmuşsam işlediğim suç benim aleyhimedir. ama ben, sizin işlemekte olduğunuz suçlardan sorumlu değilim."

36. nûh'a şöyle vahyolundu: "toplumundan, daha önce inanmış olanlar dışında hiç kimse iman etmeyecektir. artık onların yaptıkları yüzünden tasalanıp durma."

37. vahyimize bağlı olarak gözlerimizin önünde gemiyi yap. ve zulmedenler hakkında benimle karşılıklı laf edip durma. onlar, mutlaka boğulacaklardır.

38. gemiyi yapıyordu. toplumundan herhangi bir grup yanından geçtikçe onunla alay ediyorlardı. dedi ki nûh "bizimle alay ediyorsanız, biz de sizinle alay edeceğiz. tıpkı sizin eğlendiğiniz gibi."

39. "rezil eden azabın kime geleceğini, sürekli azabın kimin başına ineceğini yakında bileceksiniz."

40. nihayet emrimiz gelip de tandır kaynayınca şöyle seslendik: "yükle içine her birinden ikişer çift ve aleyhinde hüküm verilen hariç olmak üzere aileni, bir de iman etmiş olanları." ama nûh'la birlikte çok az bir kısmı iman etmişti.

41. nûh dedi: "binin içine! onun akıp gitmesi de demir atması da allah'ın adıyladır. benim rabbim elbette ki gafûr'dur, rahîm'dir."

42. gemi onları, dağlar gibi dalgalar üstünden yürütüp götürüyordu. nûh onlardan ayrı bir yerde duran oğluna seslendi: "oğulcuğum, bizimle beraber bin, kâfirlerle beraber olma."

43. oğlu cevap verdi: "bir dağa sığınacağım, beni sudan korur." nûh dedi: "allah'ın merhamet ettiği dışında bugün hiç kimse için allah'ın kararından kurtaracak yoktur." ve ikisi arasına dalga girdi de o, boğulanlar arasına katıldı.

44. ve denildi: "ey yer! suyunu yut ve ey gök, sen de tut." ve su çekidi. iş bitirilmişti. gemi, cûdi üzerine oturdu ve haykırıldı: "o zalimler topluluğu geri gelmez olsun!"

45. bu arada nûh, rabbine yakardı da dedi ki: "rabbim, oğlum benim ailemdendi! senin vaadin elbette haktır. sen hâkimlerin, hükmü en güzel verenisin."

46. allah buyurdu: "ey nûh! o, senin ailenden değildi. yaptığı, iyi olmayan bir işti. hakkında bilgin olmayan şeyi benden isteme. cahillerden olmaman hususunda seni uyarırım."

47. nûh dedi: "rabbim! hakkında bilgim olmayan şeyi senden istemekten sana sığınırım. eğer beni affetmez, bana acımazsan hüsrana uğrayanlardan olurum."

48. şöyle denildi: "ey nûh! sana ve seninle beraber olanlardan diğer gruplara bizden bereketler ve bir selamla aşağıya in. bazı ümmetler de var, kendilerini önce nimetlendireceğiz sonra bizden acıklı bir azap hepsini kucaklayacak

isra suresi: 3. ey nûh ile beraber taşıdığımız kişilerin soyu! gerçek şu ki, nûh çok şükreden bir kuldu.

araf suresi: 69. hûd dedi....."sizi uyarmak için içinizden bir adam aracılığıyla size rabbinizden bir ihtar gelmesine şaştınız mı? hatırlayın ki, o sizi nûh toplumundan sonra halefler yaptı ve yaratılışta size daha fazla bir boy-bos verdi. allah'ın nimetlerini anın ki kurtulabilesiniz."

15. biz, nûh'u ve gemi halkını kurtardık ve o gemiyi âlemlere ibret yaptık.

bu ayetlerden hareketle tufan öncesi nuhun kavminde 950 yıl kaldığı ve tufandan sonra gelen bize zamanca yakın olan hud kavminin boy ve irilikçe daha uzun ve iri olduğu sonucu çıkarılır. bu ayetlere imanla söylenenebilir ki önceki insan neslinin yaşları 900 civarı boyları bizden daha kısa ve bedenleri daha küçüktür.gemi o zamanki arapçada cudi diye adlandırılan bir dağa oturmuştur ki arap yarımadasındaki bir dağa da cudi denmekteymiş. yani cudi isminin bizim cudi dağıyla birebir alakası olmayabilir. bu anlamda geminin indiği dağ ağrı dahida dahil olmak üzere bu bölgedeki herhangi bir dağ olabilir.yine tümüyle yeni bir insan neslinin geldiği söyleniyorsa denilebilir ki eski batan kıtalar(mu ve atlantis) efsaneleri gerçek olabilir.geminin yapımında çivi ve halatların kullanılması o zamanki teknolojinin rivayet edildiği kadar yüksek olmadığını gösterir.geminin arkada ibret olarak bırakıldığının belirtilmesi de bu arayışlar için heveslendirici bir durumdur.