kıyıköy

entry31 galeri video1
    9.
  1. gottenbacak ve 2 arkadaşımız ile beraber geçen haftasonu gittiğimiz yer. kıvamında bir yolculuğun ardından, cumartesi gecesi kıyıköy'e vardık. bünyedeki alkol ve saatin giderek doğudan güneye inmesi sebebiyle el yordamıyla bir pansiyon bulduk önce. fakat bulduğumuz pansiyonda hostel 3'ün çekileceğine kanaat getirdiğimiz için, köyün girişindeki tutkum otel/motel/pansiyon'a döndük.

    uyuyan resepyonisti, "baba yunanistan'a gidiyoruz" diye kandırma gereği duyduktan sonra, süit bir odayı* 120 liraya tuttuk. odalarımıza içimizdeki rakının hoşluğuyla yerleştik. bara giren kovboy edasıyla masaya havalı tüfekle ateş eden arkadaşımızın masa örtüsünü yırtmasının ardından uyumaya koyulduk. köyle ilgili ilk gece pek izlenim edinemedik. zira, ertesi sabah öğrendik ki, gece boyunca uzay diye baktığımız yer karadeniz'miş. çoban yıldızı diye baktığımızsa kamil abi'nin gö.. neyse...

    uyumadan önceki son durakta, üst kattaki komşularımızın çılgın sevişme sesleriyle irkildik. gecenin 02:30'unda, 1.5 saat devam edecek bu tantananın altından kalkmak için ne marka mesir macunu kullandığını sormak üzere üst kata yönelmeyi düşündük. ama yapmadık. bayanın opera kabiliyetine hayran kaldığımız gibi, takriben 7 oktavlık sesini dinleyerek uykuya daldık.

    sabah bizi evcilleşmiş bir karadeniz bekliyordu. kahvaltı yapmak üzere, az zamanda çok anı sığdırdığımız otelimizden çıktık. köy meydanının babasının oğlu olan kahvehaneye kahvaltı edecek yer sormaya karar verdik. ihtiyar heyetinin en alengilli amcası bize yöneldi:

    -amca buralarda kahvaltı edilecek bir yer var mı?
    +çoğba var istersen şurda.
    -yok böyle.. deniz kenarı filan arıyoruz..
    +o zaman şurdan sağa dön sahile çık.
    -teşekkürler
    +hadi bakıyim!

    amcamızın öldürerek seven fırçasını yedikten sonra sahile yöneldik. önceki gün gördüğümüz ve quentin tarantino'ya ait olduğunu öğrendiğimiz pansiyonun* yanında, denize kıyısı olan bir mekan bulduk, çöktük. tipik, pastoral bir köy kahvaltısının yanına karadeniz'i aldık. deniz... böylece tekrar tecrübe etmiş oldum gözlerine ne kadar benzediğini, boğulmayı özlediğimi... gottenbacak'ın "patroniçe geldi" haykırışının ardından patronun içeri* girmesiyle oyun şenlendi, hafif tuzlu hesap nazar boncuğu sayıldı. kulaklarımızın pasını tutturan muazzez ersoy sesi dışında keyfimiz yerinde kalktık masadan.

    aya nikola manastırı'na gitmeye karar verdik. anketör misali adres sorduk. en sonunda, kulübesinin kapısında hancı yazan, fatih akın'ın soul kitchen filminde de rol aldığını gördüğümüz* sokrates sayesinde manastırı bulduk. mağaranın içine oyulmuş ve m.ö. 6. yüzyıldan kalmış manastır pek tabi hasar görmüş, ateşli ancak bir o kadar cahil gençlerimiz duvarlara isimlerini kazımıştı. manastır turundan sonra turistik ve kayık kiralanabilen derenin yanından geçip sahile çıktık. nispeten kirli sayılabilecek sahilin boşluğundan faydalanarak magandamonyalarımızı köreltmek adına havalı tüfekle su şişesi, ampul, şampuan kutusu, cocostar ambalajı, tarkan... gibi bilimum bulabildiğimiz değersiz eşyaları vurduk. hitmansever mikrodalga, rüzgarı da arkasına alarak 1.5 litrelik su şişesini, kaf dağlarının ardından vurarak bu ufak çaplı yarışmayı kazandı ve egolarını tatmin etti.

    dönüş yoluna koyulduk. anılarımızı bagaja attık. velhasıl, kafa dinlemek, şehrin hay-huyundan uzaklaşmak için güzel bir yer kıyıköy. ancak günübirlik giderseniz, döndüğünüzde bir cennet, haftasonu kalırsanız sıradan bir mekan anlatabilirsiniz yakınlarınıza. aradığınız huzuru bulacağınız ise kesin.

    edit: gottenbacak uyarısı.
    0 ...
  1. henüz yorum girilmemiş
© 2025 uludağ sözlük