bugün

fill in the blanks

bir yerde okumuştum, çok hoşuma gitmişti.

""çoktan seçmeli "fill in the blanks" soruları gibidir yaşam bazen...

bir boşluk olur, bir de seçenekler dizisi...

seçenek olmanın pek bir anlamı yoktur,
zira kimbilir,
belki de cevap "hiçbiri"dir...
ya da "herhangi biri"...

aslında eğer birisi bir başkası için "özel"se "özel"dir;
ona "özel" olmayanlardan farklı bakmak, farklı davranmak gerekir...

ha, eğer her (ya da birkaç) (ya da birçok) yeni gelen de kolayca özel oluyorsa,
o zaman "özel" kavramının bir "özelliği" kalmamıştır zaten...

insan "ne kadar ekmek o kadar köfte"ci tedavi yöntemiyle ruh sağılığını dengelemeye çalışır çoğunlukla.
yani;
karşıdaki tarafından nereye ve nasıl koyulursa,
ona da öyle davranır, davranmak ister;
yer edinme çabalarını eskilerde bırakır...

daha az aranır, daha az konuşulur,
"sevgiliyevedamektubu" gibi satırlar yazılır,
"sonnefesisteği" gibi konuşmalar dizilir,

ama hayat yine de olduğu gibi, kaldığı yerden devam edecektir...

çünkü,
çoktan seçmeli "fill in the blanks" soruları gibidir yaşam bazen;

tek yanlış pek doğruyu götürür,
farkına bile varmazsınız...""