hastalık kokusudur..en azından benim için..
paso ateşlendiğim , 3-11 yaşları arası dönemin vazgeçilmezidir..
her hafta ateşi çıkar mı bi insanın yahu ?! benim çıkardı valla..
ayaklarına kadar çıtçıtlı üstünde snoopy olan bi pijamam vardı..baya baya bebek tulumu gibi..onun içinden her seferinde yarı baygın bi içinde zar zor çıkarıldım gecenin bi yarısı..
"aa hayatım , baksana yanıyor napsak ya" sesleri arasında..yorganı çekiştirip duran ben geldi de gözümün önüne..hani komplo teorisi filminde , mel gibson yakalandığı zaman helikopterden julia'ya bi bakar ya acılı acılı..aynen o bakış var yüzüme şu an..senin ateşin 39 , vücüdunda türlü türlü bakteriler fink atıyo , verirler mi o yorganı sana o salak çocuk..
neyse , bu soyunma işleminin akabinde "buza mı yatırsak napsak , ay doktoru ara ya" laflarıyla bezeli , oturma odasına geçme faslı başlardı..o oturma odasının ışığı da , bembeyaz anasını satıyım..bildiğin hsatane ortamı yani..sonra , uzun holden baba gözükür..elinde kahverengi kaplı sirke bi tane de bez..
o güzelim beze , sen dök damla damla sirkeyi..iğrenç keskin bi koku..ben tabii bu esnada çıplak bi vaziyette annemin kolları arasında büzülmüşüm..o bez , alnıma değecek o soğukluğu hissedicem biliyorum..saniyeleri sayıyorum artık..3 2 1..geldi kondu alnıma o iğrenç kokulu bez..saat 4..okula gider miyim ? bugün de el işleri dersinde el işi kağıdı lazımdı zaten almadıydım oh iyi oldu gitmemem..annem işe mi götürür yanına ? yoksa evde mi bırakırlar ?! tüm bu sorular kafamdan geçerken , o bezin kokusu da geçer..ya da benim burnum alışır..sonra bi uyanmışım ,annemle babamın arasında kolllar bacaklar açık uyuyorum..
sirke denince akla sadece bu anım gelir..o salataya sirke koyanlar var ya , allah onları nası biliyosa öyle yapsın..