orda doğup,orda ölmek istenilebilecek,sokaklarında her daim türkçe ve yunanca'nın yanyana kardeşçe konuşulabildiği, romanlarının özgürce,gönüllerince davulzurna çalıp oynayabildiği,içinden koskocaman bir nehir geçen, yemyeşilsöğüt ve çınarağaçlarıyla uzanan huzur dolu bir yolun sonunda ulaşılabilecek, köşedeki kır kahvesinde içilen çaylarının hiç bir şeye değişilemeyeceği, tren istasyonunda hiç bir zaman gelmeyecek bir şeyleri istediğiniz kadar bekleyebileceğiniz,canınız çektiğinde herhangi bir tarladan gidip domates toplayabileceğiniz ve bunun çalmak sayılmadığı, her mevsimi ayrı güzel yaşayan, her anı yaşayan, aslında göründüğü kadar küçük olmayan kasaba ayarında mahalle... * * * *