bugün

sebeb i aşk

gidenin ardı sıra neden yola düşer gözlerin
ışıklı bir yol gibi uzar gider hiçliğe
kuruyan boğazında düğümlenir sesler
öyle hırçın öylesine fırtınalıdır yüreğin
neden kılın kıpırdamaz donup kalırsın
artık anlamını yitirmiştir her şey

sessiz bir yolculuktur çıkılan, yalnız
güneşe doğru her seferinde

neden keskindir martıların çığlıkları,
fırtınalar neden korkutucudur hep,
yağmur neden ıslatır,
neden ürperir insan ıslanınca

korkutan yalnızlıktır aslında
hep ıslak olan gözlerimiz

söyleyin biri söylesin bana
sevmek neden bu kadar acı verir insana
yoksa acı çekmek için mi sever insan
ve en derinlerde saklar izini
neden başladığı gibi gitmez hiçbir şey

belki budur ölmeden evvel ölmek denilen
neden bitmelidir güzel olan her şey

nedensiz suskunluklara gebedir büyüyen gözbebeklerin
ıslak kirpiklerin bulanık örüntüsü içinde
hiç hazır değilken yeni bir özlem seferine
ağla, ağla ki gözbebeğim
görülmesin gözlerinde gizlenen hüzün
ve ürkek ve masum çırpınışları yüreğinin, dinsin
biriktirme bırak akıp gitsin
içindeki çocuk hep gülsün, titremesin sesin

sessiz bir yolculuktur çıkılan, yalnız
güneşe doğru her seferinde;

sebeb-i aşk