demokratik açılıma ve o çalışma sonrasında yaşananlara hep diyarbakır'dan bakmak yanlış. konya'dan, kayseri'den, edirne'den, çanakkale'den de bakmak gerekir. kanın durması şart. anadolu, otuz yıldır gördüğü al bayraklı tabutları artık görmek istemiyor.
"her şey çok iyiydi, aynen devam etmeli" demek vicdanları yaralar. aşırı milliyetçi söylemler kullanarak yangına benzin dökmek, büyük bir vebal altına girmektir. türk milliyetçisi de bilmeli ki, silah bırakıp dağdan inmek devlet tarafından uzun bir zamandan beri istenen ve beklenen bir sonuçtur. kürt milliyetçisi de bilmeli ki, bu ülkenin büyük çoğunluğunu tahrik ederek "barış"a kavuşmak imkânsızdır. başta dtp (ve tabii ki kürt aydınları) olmak üzere herkesin sorumlu davranması şart. kürt aydınlar devlete karşı nasıl "cesur tavır" takınabiliyorsa aynı şekilde stalinist metotlarla örgüte hükmeden liderlere karşı da aynı tavrı takınmalıdır. aksi takdirde "özgürlük, şeffaflık, demokrasi, eşit haklar" gibi lafların hiçbir kıymeti kalmaz. yani, pozisyon değiştirmek şart! çünkü türkiye eski türkiye değil; herkesi samimiyet sınavından geçiren kamu vicdanıyla karşı karşıya olduğumuzun farkında mıyız acaba?