bugün

nefes

16 Ekim 2009 tarihine gün saydırandır. Yaklaşık 2 yıl önce bir gazete ekinde okumuştum Nefes filminin çekimlerine başlandığını. Haberi okuyunca ne çok sevinmiştim "sonunda" diyerek. Hatta açık yazmak gerekirse, "ulan travis git görüş de acaba sana da bir rol verirler mi en azından figüran olarak" demiştim kendi kendime. Aradan uzun zaman geçti ve Nefes filminden ses seda çıkmayınca üzüldüm proje iptal oldu sanarak. 2-3 ay önce bir sinemada fragmanını gördüğüm an, 2 yıl öncekinden daha çok sevindim çünkü karşımda gümbür gümbür gelen bir filmin görüntüleri vardı. Komando yürüyüş kararını hem gururla sayan hem de yüzlerce askere saydıran biri olarak tüm askerlik hatıralarım canlandı o an. Bazı yorumları okurken gördüm ki, bazı abiler, ablalar ve kardeşler henüz izlemeden filmin abartılı repliklere sahip olduğunu, hollywood özentisi olup hatta ırkçılık yaptığını yazmışlar. Ben o filmde anlatılan karakollardan birinde bulunmadım. Çoğu devremin askine, komutanlık/görev yaptıkları karakolların ya basılırsa ya da ne zaman basılacağı endişesini hiç duymadım. Acemilik dönemimdeki 50 metre sürünme parkurunda başımın üstünden geçen makineli tüfek mermilerini saymazsak, hayatımı tehlikede hiç hissetmedim. Ama çok iyi bildiğim bir şey var ki, en azından fragmanlarında gördüğümüz diyalog ve görüntüler şu an bir yerlerde yaşanıyor. Fragmandaki astsubay üstçavuş belki er gibi tekmil veriyor ama o yüzbaşının anlattığı 45 saniyelik şehit cenazesi haberi gerçekten de yaşanıyor. Filmi çekim anlamında başarılı bulur ya da bulmazsınız ama lütfen sonunda bizim ordumuzda yaşananlarla ilgili yapılan bir filmi daha gösterime bile girmeden yıkıcı bir şekilde eleştirmeyelim.