bugün

kürt

zorunlu tanım: bir ırktır. (hakkaten tanım da zorlandığımı söylemeliyim)

bi yaklaş hele... bir seyler söyliyecem sana...

tarihi yalamış yutmuş, oturup bu konuyu incelemiş, araştırma yapmış biri olarak değil;

80 lerde çocuk olup; senle top oynamış, saklambaç oynamış, beraber komşunun bahçesindeki eriklere dalmış, yağlı, salçalı ekmeğini paylaşmış bir çocuk olarak,

90 larda ergen olup; senle aynı okula, dershaneye gitmiş, aynı kıza aşık olup senle kavga etmiş, seni evinde misafir edip, senin evine yatılı misafirliğe gelmiş, ilk futbol maçına senle gitmiş, ilk içkisini senle içip, ilk defa senin omzuna yaslanıp o kız yüzünden ağlamış bir genç olarak,

2000 lerde adam olup; seninle beraber askerlik yapmış, iş hayatına atılmış, bu topraklarla ilgili fikirlerini senle paylaşmış, senin düşüncelerini dinlemiş bir yetişkin olarak... bir seyler söyliyecem, bir şeyler sorucam sana...

basit bir adam olarak, şu ahir ömrünün tamamına yakınını senle yan yana geçirmiş, senden bir farkı olmayan basit bir vatandaş gibi... soruyorum sana;

bu ülkede kürt kökenli, cumhurbaşkanı, başbakan, bakan, bürokrat, danışman oldu mu?
oldu...

bu ülkenin en çok kazanan, dinlenen, beğenilen, baştacı edilen; sinema, tiyatro sanatçıları arasında, şarkıcıları, müzisyenleri arasında kürtler de yok mu?
var...

bu ülkede, rum, ermeni, yahudi gibi diğer azınlıkların, isteseler dahi yapamayacakları ; devlet memurluğu, polislik, askerlik gibi mesleklerde, en yüksek rütbeler de dahi kürtler yok mu?
var...

çok değil 10 küsür yıl önce, halepçe'de, saddam sivil kürt halkının üstüne kimyasal bombaları yağdırırken, o kucaklarına oturmayı pek bir sevdiğiniz medeni batı ülkeleri sinema seyreder gibi olaya seyirci kalmışken, içeriye binlerce terörist, ajan, hırsız, it, uğursuz sızacağını bilmesine rağmen, masum yüzbinleri kurtarmak adına, türkiye sınırları açıp, sizi kucaklamadı mı?
kucakladı...

sen bu ülkenin yaşayanı olarak, bu ülkenin koşullarını, ekonomik gücünü, boyunu, posunu bilen biri olarak; fakirliğin, yokluğun sadece kürtlerin yaşadığı doğuya mahsus olmadığını, senle beraber ayni döngünün içinde olan milyonlarca, karadenizli, trakyalı, egeli olduğunu bilmiyor musun?
elbette biliyorsun...

o zaman güzel kardeşim, ben sana nankörlük yapıyorsun, bu toprakların iyiliğini değil sadece kendi çıkarlarını düşünüyorsun, kurnazlık yapıp mağduru oynayarak nemalanmaya çalışıyorsun dediğimde, bana "sen faşistsin" zırvasından daha elle tutulur bir seyler söyle...

çünkü artık benim sabrım kalmadı. havaya saçacak param kalmadı. duruma iyi niyetle yaklaşıp, "vah canım kardeşim" diye seni teselli edecek optimistliğim kalmadı.

toprak mı istiyosun? ülke mi kurucan? kendi işinin başina geçip, kendin kazanıp kendin mi yiyecen? e hadi kolay gelsin. yapabiliyorsan yap... ama bu isteklerle karşima dikilip, benden anlayış, merhamet bekleme.

madem öyle;

(bkz: tak sepeti koluna herkes kendi yoluna)