bugün

harfler ve notalar

Hasan ali toptaş'ın doğduğu kasabayı, kasaba yalnızlığını, tarifsiz sıkıntısını, yazarlık serüvenini, sevdiği şairleri, ressamları, hikaye(ci)leri, yazarları, tüm ustalarını, onların sanatla, hayatla ilişkilerini ve dahi birçok inceliği, incelikle anlattığı kitap formunda bir güzelleme.

yazmak ve süreçleri hakkında işe yarar bilgiler edinburg isteyen, işe yaramayan huzursuzluklarına huzursuzluk eklemek isteyen, "çok cahilim ve hala" diyen, "ne kadar öğrenirsem yine de yetişemeyeceğim" diye kahrolan, "ulu tanrım hala okumadığım o kadar çok enfes kitap var ve ben nelerle uğraşıyorum" diye nidalananlara... ve bitmeyen sevdalara... Evet son cümleyi mahsun kırmızıgül'den arakladım. Öyle deme corç, berbat filmler yapsa da herifçioğlu, arıyor. uğraşıyor. Takdir ediyorum şahsen kendisini. hem sen ne yaptın derler adama. lanet olsun ruhunu sattığın her bir güne. sus corç. sus! dellendirme şimdi.

kitaptan:

- "Hikaye dediğimiz şey kelime kusarak değil, kelime yutarak yazılır."

sokaklardaki olayların birer öykü değil ancak öykü malzemesi olabileceğini, tüm olan/bitenin ancak ince ince işlenerek öykü haline getirilebileceğini belirtirken toptaş:

- Sokaklarda gördüğümüz olayları, karı koca kavgalarını, bir adamın işsiz kalışını (...) birer öykü sanmak "hayatım roman" anlayışıyla aynı şeydir.

- Zaten bir cümleyi yazmak aynı zamanda beste yapmak değil midir?