bugün

district 9

azınlıklar, insan hakları, ırkçılık, bireysel silahlanma vs gibi okumalara, alt metinlere sahip olduğu açıkça görülebilen film. seyrettikten sonra oturup "insanoğlu hakakten hayvan ya" denilebiliyor.

ama öte yandan

--spoiler--
belirli bir manyetik etki ile harekete geçip, sadece dna sını onayladığı birey hariç diğer herkesi otomatik olarak, hem de random şekillerde öldüren bir robotu yapmış bir ırk böylesine bir silah yaptı ise, hakiki anlamda çok çok daha ırkçı ve militaristtir.

bir diğer mesele de her şey için dna authentication kullanılmış olması. bu auth algoritması doğal olarak mesela hepimiz insanız kendi aramızda savaşıyoruz. bu savaşlarda kullandığımız silahları dna mız ile ayrımlaştırmamızın anlamsızlığı ortada. bu durumda dna auth yapmamız için bizi zorlayan etken, tamamen dışardan outerspace bir etken olacaktır.

yani açıkçası dna ile çalışan bir sistemi yaratmak için düşmanın bizden biri değil uzaklardan birileri, dna mızın kesinlikle uyuşmayacağı biri olması lazım.

bu durumda bu uzaylıların çok güçlü başka uzaylı bir ırkla savaşıyor olmaları gerekiyor.

filmi yazarken buna dikakt ettiler mi; yoksa ne koysak da silahları kimse kullanamasa dediler de direk bunu mu buldular bilemiyorum ama benim analdığım bu.

yani o cristopher yavşağı da sütten çıkmış ak kaşık değil, barışçıl sevecen e.t. gibi bir şey değil sonuçta. en azından halkı değil. ha tabi parçalanmış ırkdaşının başında sessizce beklerken, -sanırım filmin başında öldürülen arkadaşı/kardeşiydi.- aynı acıyı paylaştım.

unutmadan multitouch 3d ekranlardan koca uzay gemisini cayır cayır wireless ortamdan manage ediyorsun ama herşeye başlamadan evvel motoru açarken binary code dan bahsediyorsun. olmadı cristopher bey.

--spoiler--