bugün

öğretmenlik

öncelikle (bkz: öğretmenlik mesleği)

başarılı bir şekilde yapılması en zor olan meslek.

bir ülkenin milletvekilini, polisini, askerini, amirini, memurunu, tornacısını, amelesini, doktorunu, hakimini, esnafını yetiştirmektir öğretmenlik. bu yola baş koymuş olanların, mesleklerini gerçek anlamda tanımış, benimsemiş olmalarını gerektirmektedir. illa ki her meslekte böyle bu. ama öğretmenlikte olduğu kadar değil sanki. uğraştığın şey bir ağaç değil yetiştirdiğin, bir dava değil üzerine kafa yorduğun, bir yangın değil savaştığın... uğraştığın şey bir birey. hem de sınıfa kendiyle beraber getirdiği her şeyiyle ! ihtiyaçları, duyguları, düşünceleri, çekinceleri... tüm bunları göz önüne alarak işini icra etmen gereken bir meslek. sorumlulukları, onu gerçekten taşıyabilecek olanlar için gerçekten çok ağır olan bir meslek.

ah, ülke içindeki sorunlarımızın bir kısmı dönüp dolaşıp nüfusumuza dayanmasa keşke.

bu kadar önemli konumdaki bir mesleğin çalışanlarını bir sınavla seçmek hiç bir mantık kalıbına sığdırılamaz ! bu işin içinde olan biri olarak söylemek istediğim bazı şeyler var. öyle sınıf öğretmenliği öğrencileri gördüm ki ! yahu adamın zerre çocuk sevgisi yok bi kere ! bir öğretmenimin söylediği gibi: " malzemeyi seveceksin ! ". e senin malzemen ne ? çocuk.
öyle ingilizce öğretmenliği bölümü öğrencileri gördüm; adamda ne gramer, ne telaffuz...

alan bilgisini bir yana bırakıyorum. olması gereken, bir öğretmenin kesinlikle alanında tam donanımlı olmasıdır. tam donanımlı değilsin diyelim, bazı eksiklerin var. bir şeyleri anlatma becerisine sahip olmayan kişileri nasıl öğretmen yapabilirsin ? ben, sen, evlatlarımızı nasıl teslim ederiz bu "öğretmen"lerin ellerine ? alanına tamamen hakim olsan da, kafandakileri karşıdakina farklı farklı yollarla anlatamadıktan sonra neye yarar senin öğretmenliğin, alanındaki üstün bilgilerin ?

öğretmenlik yapacak kişilerin seçimi, yine öğretmenlikten gelen ve deneyimli kişiler tarafında yapılacak bir mülakat yöntemiyle olmalıdır. olması gereken budur bence. fakat bu kadar aday sayısı varken "eleme" usulü devletimizce kaçınılmaz görünüyor.

- e mülakat diyorsun ama hocam, bu adamlar bunu zaten eğitim gördükleri dönemlerde yapmıyorlar mı ?

+ evet, yapıyorlar. sunumlar yapıyorlar mesela. öğretmenlik, bilgiyi öğrencinin anlayacağı şekilde sunmaktır, değil mi ? fakat yukarıda bahsettiğim eksikliklerin bir çoğunu içeren sunumlar bunlar. hala öğrenci havasında yapılan ve asla gerektiği önemi göremeyen sunumlar.

staj var sonra. bir eğitim fakültesi öğrencisi üç dönem staj görür. bunların sadece bir tanesi " öğretmenlik uygulaması " adı altında geçer ve ders anlatılan tek staj dönemi budur. diğer ikisinin adı " okul deneyimi "'dir. okula gidilir, genellikle sadece izlenimlerle deneyim elde edinilmeye çalışılır.* stajlar da okulda yapılan sunumlar gibi hakettiği özveriyi alamaz öğrenciden. ha bu bazen sadece öğrenciyle kalmaz. sizi izlemeye gelmesi gereken hocanız, gayet yeterli olduğuzunu düşündüğünden olsa gerek, sizi ders anlatırken izlemeye gelmez ! işin ciddiyetini bilen hocalar, o staj süresi boyunca sorumlu olduğu öğrenci güruhu tarafından lanet yağmuruna tutulur.

aslında salt bilgi sunmak da değildir öğretmenlik. diyelim ki alan bilgisi tam ve de bunu öğrencilerine çok güzel bir şekilde aktarabiliyor bir öğretmen. peki, konu alan bilgisinden çıkıp da gündelik hayata geldiği zaman ne olacak ? bi' kere, yeterince sosyal olmalı bir öğretmen. kesinlikle sahip olması gereken ve öğrencileri tarafından örnek alınabilecek idealleri, görüşleri olmalı bir öğretmenin. sunacağı tek şey bilgi değildir çünkü; öğretmen, öğrencileri için bir " rol modeli "dir.

tam anlamda bir sorumluluk mesleğidir öğretmenlik. eğer gerçekten özveri gösterilmeyecekse yapılmasındır.
Gündemdeki Haberler
güncel Önemli Başlıklar