bugün

en son ne zaman seviştiğini hatırlayamamak

kasabanın dekor olduğunu çin malı televizyonlardan bile anlayabildiğiniz ucuz hollywood filmlerindeki o soluk fotoğraftaki örgülü saçlı çilli kızı hatırlayanınız vardır. yine istismar sinemasında en çok istismar edilen sarkık göğüslü kuzey avrupalı sinema emekçisi kadını da hatırlıyorsunuz kuşkusuz. bir de bonanza vardı, hatırlarsınız . clark gable vardı, hani her amerikalı kadının terler içinde uyanmasını sağlayan adam. sonra...sonra bir sürü şey vardı ve hepsi o kadar gereksizdi ki. siz bunları hatırladınız, daha nicelerini hatırlıyorsunuz...ama en son ne zaman seviştin diye sorsam başınızı öğe eğip bir zeynep değirmencioğlu hüznü yaratırsınız.

elbette mitolojik karakterler kadar heybetli değilsiniz. yeterince paranız olmadığı için manhattan adası kadar mesafeden eve yürüyorsunuz falan...kendinize göre sebepleriniz var ama bu kadar çok çeşidin olduğu bir şarküteri dükkanında kendinize göre et bulamamanız beni çok şaşırtıyor. izbe mekanlarda, sağlıksız koşullarda da olsa sevişir be insan! inanamıyorum hala korku filmi bakiresi gibi gezmenize. her şarküteride kalite kalite sucuklar , salamlar varken sizin payınıza nasıl bir şey düşmez, nasıl bu kadar süre sevişmeden yaşayabilirsiniz. fakirliğin, çekingenliğin, kaybedenliğin , her şeyin bir sınırı var canlarım. aklım böylesini almıyor doğrusu.