kadınlar sevmeyi bilmez

entry20 galeri
    6.
  1. kadınlar sevmeyi bilmez, biz erkekler biliriz.
    ama bizler de öğretme özürlüyüz. karşımıza kırk* yılda bir saf, temiz, yalansız dolansız biri çıkar, onu da ne yapar eder o sevmeyenlere benzetiriz. bize göre küçücük, ona göre kocaman yüreğinde değil bir erkeğe, kendisine bile sevgi koyacak yer bırakmayız. ideal kadın yoktur, onun böyle olmasını da umut etmiyoruzdur zaten ama kafamızdaki kötü 'kadın'ın elbisesini ona zorla giydiririz. kendi güvensizliklerimizi, eksiklerimizi, tahammülsüzlüğümüzü, sabırsızlığımızı ona ihale eder sonra da tüm bunlara rağmen sevmesini isteriz.'' çünkü biz gagasından tutup kuşu öt kuşum öt kuşum diyoruz. çünkü biz yedirip çiçekleri ineğe, koklayıp gerisini ineğin, kok çiçeğim kok çiçeğim diyoruz'' biz sevmesini öğretemeyiz kadına, kendimizi sevmeyi öğrenmedikçe.

    kadınlar dürüstlüğü bilmez, biz erkekler biliriz.
    onların laf olsun diye farklı zamanlarda söylediği birbirine zıt sözler, ihanetin, aldatılmışlığın, onun ne büyük bir yalancı olduğunun kanıtlarıdır. bizim söylediklerimiz ise öylesine sarf edilmiştir, önemsizdir. biz dürüstüzdür, kadın yalancı ve ikiyüzlü. ama biz kadınlara dürüstlüğü öğretemeyiz.

    kadınlar sabretmeyi bilmez, biz erkekler biliriz.
    bizim tüm saçmalamalarımız, hırçınlıklarımız hep eski sevgililerin suçudur, hep aşkların suçu. yani yine hep kadınların suçu... yeterince ve gereğince sevilmemişizdir. oysa ne de güzel sevilebilirdik?.. gidenlerden kırılmayı öğrenmişizdir, güvenmemeyi, şüphe etmeyi. ama şimdiki sevgililerimiz öyle midir ki? onların yapısında vardır kırmak, kullanmak, aldatmak. korkuları, sevgileri, düşünceleri, hayalleri hep tek kişilik hep sadece kendi yararlarınadır. onlar hiç yıkılmamıştır, onları kimse paranoyak, güvensiz yapmamıştır. yapmamalıdır da zaten; çünkü onlar hep seni, beni, bizi yani hayatlarının aşkı olan o erkeği beklemiş olmalıdırlar. hakları yoktur bizden önce öpüşmeye, dokunmaya, aşık olmaya, sevişmeye, bir başkası için gözyaşı dökmeye. bilmek zorundadırlar bir gün bizim yani hayatının erkeğinin geleceğini. önceki sevgililerimizin hepsi diğer yarımızdır bizim, defalarca yarımızı kaybetmişizdir. oysa kadınlar kalu bela'da kendilerine eş seçilen ruhu bilmek ve beklemek zorundadırlar. onların eski sevgiliden şikayet etmeye hakları yoktur. çünkü onların eski sevgiliye hakları yoktur. kadınlar beklemeyi bilmez, biz biliriz. ama öğretemeyiz...

    kadınlar değişmeyi, gelişmeyi bilmez, biz erkekler biliriz.
    genelde kabul etmeyiz ama bir hatamız olduğunda biz bunu düzeltmeyi, tekrarlamamayı biliriz. kadınlar bilmez... belki de desteğe ihtiyaçları vardır ama biz bunu anlamayız. anlasak da yapamayız, yapsak da kabul görmeyiz. korkutmuş, üzmüş, kırmışızdır. defalarca söz verip yine aynı yanlışı yapmışızdır. şüphesiz tek suçlu biz değilizdir; kadınımızın korkularıdır bizi buna iten. o olumsuz düşüncelerle boğuştukça olumsuzluklar olacaktır, biz bunu yapmaya zorlanacağızdır. kadınlar değişemez, biz de onları değiştiremeyiz.

    kadınlar vefayı bilmez, biz erkekler biliriz.
    zor anlarında yanlarında oluruz, onlar ise bizi hep yalnız bırakır. neden yanımızda olmadıklarını sorgularız, lakin sadece kendi penceremizden, sadece olumsuz bakarak, suçu ona yıkarak bakarız. başımızın ağrısını, siyatik sancısını, kalbimizin acısını hep onlara ihale ederiz. 'sen yoktun o yüzden daha beter oldum' deriz, 'ben acı çekerken sen sohbet ediyor, eğleniyordun' deriz. vefasızdır kadınlar, bencildir. biz onlar hastayken dünyaya küseriz, o yüzden aynısını bekleriz. her an aklımızdadırlar, onlardan da aynısını bekleriz. yanımızda olmaktan, bizimle konuşmaktan korktuklarına, onları bizim korkuttuğumuza da inanmayız. ne zaman neye nasıl tepki vereceğimizi bilmediklerini söylerler, inanmayız. çünkü daha müspet bir gerçek vardır; kadınlar vefayı bilmez. biz erkekler biliriz, ama onlara öğretemeyiz.

    kadınlar dostluğu bilmez, biz erkekler biliriz.
    onlar birbirlerine 'canım, bitanem, aşkım' diye hitap etseler de hep kıskanırlar arkadaşlarını. oysa biz erkekler öyle miyiz? gerektiğinde birbirimiz için ölürüz bile. hatta kimi erkekler samimiyetlerini 'birbirimize ana avrat söveriz şakasına ama kavga etmeyiz' diye açıklar. o derece aşmıştır dostluk duygumuz. kadınlar daha kendi aralarında sağlam bir arkadaşlık kuramazken bizlerle nasıl dost olabilir ki? ayrıldıktan sonra 'dost kalalım' derler ama bu nasıl mümkün olabilir ki? yıllar sonra bir mail yollayıp da yeni aşkınızı, ona yaptıklarınızı ve dolayısıyla bazı sorunlar çıktığını anlatıp fikrini sorduğunuzda ''kusura bakma cevabım kısa olacak; 3 yıldır seni düşünmeden, senin için dua etmeden uyuduğum tek gece yok. sana yardımcı olamam'' derler. dost kalalım lafı hikayedir onlar için, kalamazlar. kadınlar dostluğu bilmez, biz erkekler biliriz fakat onlarla dost olunmayacağını da biliriz.

    kadınlar sevmeyi bilmez.
    ya biz? biliriz, elbette ki biliriz. ama onlar buna layık olmadığından biz de layıkınca sevemeyiz. deli gibi severiz, köpek gibi severiz, eşek gibi severiz ama adam gibi sevemeyiz. çünkü hak etmezler. onların dertleri, sorunları yoktur. tek gayeleri evlenecek zengin birini bulmaktır. bu yüzden çaba harcayan taraf olmalıdırlar. bu yüzden yaptığımız çocukluklara katlanmalıdırlar. hem anneleri hep dememiş midir onlara 'erkeğine çocuğun gibi davran da büyüyüp adam olsun' diye? omuzları bizim yükümüzü taşımak zorundadır. kadınlar sevmeyi bilmez, biz biliriz. istesek adam gibi de severiz ama hak etmezler. bu yüzden ne severiz ne de sevmeyi öğretiriz.

    belki de bu yüzden sevmiyorsunuz bizi.
    8 ...
  1. henüz yorum girilmemiş
© 2025 uludağ sözlük