bugün

yusuf ile züleyha

Anlatırlar ki; zeliha Yusuf'u zindana attırdığı vakit onun ayrılığıyla ardından yanıp yakılmaya başlamış. Hem kendisinden ayırmış, hem hasretini çeker olmuş. Bu yüzden zaman zaman zindanı ziyarete gider, sureta "hükümlüm kaçmış olmasın!" diye kontrol eder, ama içten hasret giderirmiş. Eğer Yusuf'u uyurken bulursa hücresinin önünde bekler, seyreder, uyanık bulursa azarlar, böylece yüzüne bakarmış.

Nihayet bir keresinde sesini de çok özlediğini fark etmiş ve bir köle çağırtıp "hemen şimdi, Yusuf'u yere yık, adamakıllı kamçıla! Öyle vur ki; ta uzaktan ah ettiğini duyayım. " Demiş. Köle emre itaate niyetlendiyse de Yusuf'un güzel yüzünü görünce kıyamamış. Hücrede bir post varmış, onu yere sermiş ve başlamış vurmaya. Kölenin her kamçısında Yusuf mahsustan feryat etmekte , çığlık atmaktaymış. Zeliha ise bağırmaya devamda:

"daha hızlı vur, adamakıllı vur!"
Nihayet köle Yusuf'a yalvarmış:
" a güneş yüzlü, zeliha gelir de sırtında kamçı izi göremezse şüphesiz beni öldürür. Omzunu aç, dişini sık, bir kerecik olsun kamçıya dayan! "
Yusuf elbisesini sıyırmış, köle öyle bir vuruşla vurmuş ki Yusuf yere kapaklanmış. Zeliha, bu sefer Yusuf' un ah edişini duyar duymaz bağırmış:

"yeteeer!..." *