yer bursa ulu camii. ankara'dan misafirlerim gelmiş, adet olduğu üzere ulucamii'ni gezdiriyorum onlara -gezdirmek denirse- derken bir yerli turist kafilesine gözüm takılıyor başlarında yaşlıca bir adam camiye dair çok ince ve yüzyılları aşkın detayları büyük bir içtenlikle anlatıyor,merak ediyo katılıyoruz ekibe.
bilmediğim o kadar çok şey çıkıyor ki, hatta camiyi yeni öğreniyorum desem yeri, neler yok ki...
biri kalkıyor, caminin kolonlarındaki alışık olmadığımız tarzdaki resimlerin (-benim de her seferinde anlamlandıramadığım resimler, resim derken yunan mitolojisine özgü zeytin dalı,defne yaprağı vs. gibi süslemeler) hikmetini soruyor, her unsurun bir hikmeti var zira.
-hocam bu sütunlarda cenet mi tasvir ediliyor?
--değerli misafirler bu resimlerini gördüğünüzü bizans sütünları ve bizans perdeleri, giriş kapılarının üzerindeki batılı motifler zamanın bursa valisi *ahmet vefik paşa tarafından yaptırılmış.
-?%&^? **
insanların gözünde acıma ve şaşkınlık hisleri okunuyor.tiksiniyorlar bir nevi... o zaman anlıyorum avrupadaki kiliselerde rastladığım bu motiflerinin ulucamide yer almasının hikmetinin ne olduğunu;
bu resimlerin hikmeti de; ecdadının ortaya koyduğu kocaman bir medeniyeti beğenmeyip avrupanın/batının değerlerine ve bu değerlerin getirdiği sembolizme sığınmak ne denli büyük bir acizlik/yanılgıdır bunu eksiksizce anlıyor insan.
hiç camide küfredilir mi?
demek ki ediliyormuş, bunu öğreniyorum. ahmet vefiğin yitik ruhuna uzun cümleler kurarak çıkıyorum misafirlerimle camiden.