ne yani atatürk acıkmaz mıydı

entry7 galeri
    1.
  1. böyle bir komedi görülmedi, atatürke hakaret ettiği iddiasıyla savcılığa başvuran o "malum vatandaş" aslında bunu yaparak atatürke hakaret ettiğinin farkında mı?

    işte ahmet kekeçin 23.08.2006 tarihli yazısı

    Ne yani, Atatürk acıkmaz mıydı?


    ipek Çalışların Latife Hanımını, tatilde, iki adet Matthew Scudder macerasının arasına sıkıştırıp okumuştum. Blockun sinisizmi ve gerilimi damardan veren anlatımıyla, ipek Çalışların yalınlığı (neredeyse yalınlığın dibini bulmuş yalınlığı) küçük bir kültür şokuna neden olmuştu ama, benim için ilginç bir okuma deneyimiydi.

    ipek Çalışları tanımam, bilmem, etmem...

    Medyadaki aile efradını tanıyorum... Oralla işte şurda burda karşılaşıp ayaküstü halleşiyoruz. Reşatı da yazılarından ve ilginç roman deneyiminden biliyorum.

    Doğrusu, ipek Çalışlar dendiğinde, pek de yazıyla ünsiyeti olan biri canlanmıyordu gözümde. Latife Hanımda, şişirilmiş, medya desteğiyle öne çıkarılmış, alelade kitaplardan biri gibi geliyordu bana.

    Hemen belirteyim: Latife Hanım iyi bir kitap. Emek verilmiş, üzerinde çalışılmış, kılı kırk yaran araştırmacı titizliğiyle kotarılmış bir kitap. Bazı tekrarlar olmasaymış (izmirdeki tanışma sahnesi, sofra muhabbetleri) daha iyi olacakmış ama, bu haliyle bile benzerlerine fark atıyor.

    Bir önyargım vardır: Gazeteciden iyi araştırmacı, iyi tarihçi, hele iyi yazar çıkmıyor. Birincisi, yazı-içi sorunlarla uğraşmıyorlar (daha doğrusu, bu meseleleri dert edinmiyorlar) ve soyutlayabilme yeteneğinden uzaklar... ikincisi, meslek alışkanlıklarından sıyrılamıyorlar. Yaptıkları, daha çok, tarihin asparagasına dayalı, sansasyonel, uçuk-kaçık işler... Tıpkı büyük araştırmacı diye pazarlanan Soner Yalçının bilgi hatalarıyla dolu araştırmalarında olduğu gibi.

    ipek Çalışların çalışması bu önyargımı yıktı.

    Fakat sonra ne oldu?

    Bir muhbir vatandaş çıktı (ne çok var böylelerinden) ve Latife Hanım biyografisinde Atatürke hakaret edildiği gerekçesiyle savcılığa suç duyurusunda bulundu. ilgili savcı da, sağ olsun, meseleyi inceleme zahmetine katlanmadan, yazarın Atatürke hakaret kastı taşıyıp taşımadığına bakmadan şikayet dilekçesini işleme koydu.

    Atatürkçülüğünden kimselerin kuşku duymadığı ipek Çalışlar, şimdi Atatürke hakaretten yargılanacak.

    Duy da inanma!

    Davaya konu olan olay şu: Topal Osman, Atatürkü öldürmek üzere Çankayaya yürüyor. Atatürk de, yakın çevresinde sergerde olarak anılan Topal Osmandan kurtulmak için tebdil-i kıyafet köşkü terk ediyor.

    Çünkü Topal Osman, Atatürkü çok sevdiği için elini kana bulayıp Ali Şükrü Beyi ortadan kaldırmış, bir rivayete göre mükafat beklemiştir ama Çankayadan yüz bulamadığı için içerlemiş, işi Atatürkün canına kast etmeye vardırmıştır.

    ilk kez ipek Çalışların gündeme getirdiği bir iddia değil bu. Yanlış hatırlamıyorsam, Rauf Orbayın hatıratında da var. Falih Rıfkı ve Rıza Nur da yazdılar. Dolayısıyla, Atatürkün köşkü terk edip Latife Hanımla birlikte Ankara Garına sığındığı, duruma göre trenin hazır bekletildiği vakıa.

    Müşteki vatandaşa göre, ipek Çalışlar bu iddialara yer vermek suretiyle Atatürke hakaret etmiştir.

    Nasıl yani?

    Herşeyden önce bir insan olan Atatürk (evet, kahramandır, Cumhuriyetimizin kurucusudur, devrimcidir, şudur budur ama aynı zamanda bir insandır) insani refleksler göstermez miydi?

    Dün, Emre Aköz,çarşaf giyemez diyenlere karşı, Mustafa Kemalin cephede fasulye ayıkladığını yazıyordu, Salih Bozokun ifadelerine dayandırarak.

    Elbette, gözü dönmüş bir sergerdeden kurtulmak için pencereden atlayıp kaçmıştır/kaçabilir, elbette duruma göre kıyafet değiştirmiştir/değiştirebilir.

    Ne var bunda?

    Belki birçokları kabullenmekte güçlük çekecek ama, birçok cesaret örneği sergileyen Atatürk korkardı da, alınırdı da, üzülürdü de, sevinirdi de, eğlenirdi de, acıkırdı da, hastalanırdı da... insandı. Mesela, içkiyi ve kahveyi çok severdi. Sigarayı sigaraya ekleştirmeye bayılırdı. Arkadaşlarıyla şakalaşırdı. Küçük muzırlıklar yapardı.

    Bunları yazmak Atatürke hakaret değildir.

    Bunlar, insanları Atatürke daha çok yaklaştıracak özelliklerdir...

    Fıtrî ve insanî özellikler...
    4 ...
  1. henüz yorum girilmemiş
© 2025 uludağ sözlük