bugün

the international

bastaki entryleri okuyunca kimin oynadigi sirasiyla bircok sehirde gectigini hatta istanbulun ve de haluk bilginer gibi buyuk bir aktorun yer aldigini belirtmedne gecemedigimiz hollywood yapimi film.

film bir ustteki entry gibi syriana, lord od war filmleri gibi silah saticilarina karanlik dunyaya isik tutmak istemis ancak cekimler, diyaloglar cok vasat kalmis. senaryo uzerinde biraz daha calisilip doluluk yaratilsaydi daha iyi bir is cevrilebilirdi. anlatilan hikaye artik klasiklesmeye baslayip biz izleyicilerin uyumasina sebep oluyor.

clive owen basarili bir performans gosterirken naomi wats icin ayni seyi soyleyemeyecegim.

istanbul kismi her zamanki gibi galata koprusunden itibaren basliyor. yine hafiften istanbul silueti unutulmuyor. baktiginiz da bu siluetin ne kadar berbat ve kotu oldugunu gokdelenlerin kulelerin istanbul uzerinde ne kadar kotu durduguna da isaret ediyor. evet plansiz gokdelen dikmek boyle birsey oldugunu gosteriyor sayin yonetmen.

istanbulun unutulmaz gzilesi gorulesi unlu camisi de unutulmamis.

amma velakin filmde italyanlar her zamanki gibi metroseksuel, turkler karizmatik (bu konuda haluk bilginere tesekkur etmek istiyorum) almanlar ciddi.

istanbul sokaklarinda yapilan cekim ise gayet normal. asiri bir durum soz konusu degil.