iki tip okuldan bahsediyorum. birisi imam hatip lisesi diğeri yabancı okullar.
ilkinde en çok atıp tutanlar kemal gürüz ve kemal alemdaroğlu gençliği. temel argüman ise imam hatip liselerinin dini kurumlar olduğu ve laik türkiye cumhuriyetine yakışmadığı şeklinde. üstüne bir de akp iktidarı varken epeyce bir argüman ortaya koymaktalar. burada medyanın konu üzerindeki etkileyici tavrı da gözden kaçmıyor. hürriyet gazetesinin "içinde doğru haber var mıdır yok mudur" sorusuna özne olduğu hemen herkes tarafından kabul görmüş iken bu gazete ve diğer grup gazetelerinin görsel ve yazınsal medyadaki fırıldaklıklarına ben alıştım. siz de alışın derim.
ulan sütten çıkma akkaşık mı bu ihl'ler?
değil. bilhassa mevcut iktidarın uygulamaları tam da dinin siyase alet edilmesinin tarifine uymakta. "ihl lerde zulüm bitecek" diye başlayan meydan konuşmaları aslında halkın büyük bir kesimini rahatsız etmekte. alnı secdeye varmayan ancak dilindeki imanından da vazgeçmeyen bir topluluk olarak bizler için laiklikten ve bunun getirilerinden daha mükemmel bir düzen yok. bir an için şeriatın geldiğini düşünüyorum da kolu kesiklerden *, sırtı kırbaç izinden dünya haritasına dönmüşlerden ** mürekkep bir topluluk olurduk gibi bir his var içimde.
ama el insaf bilader!
bu okullar aslında o kadar da tu kaka değiller be. varlıkları bu kadar büyük bir tehlike arz ettiği sanılan bu okullar atatürk zamanında devrim yasaları arasında yerleştirilmiş tevhid-i tedrisat kanununun 4. maddesinde adıyla sanıyla geçiyor. kurulsun deniyor. denmekle kalmıyor sadece 1938 yılına kadar* 29 tane açılıyor. bu okulların eleştirisini yaparken atatürk'ün arkasına saklanmak bu noktada çok büyük ibnelik olarak günyüzüne çıkıyor.
bir de katsayı mevzusu var. aslında film iki bölüm. birincisi 28 şubat dönemi. diğeri de sonrası. 28 şubat döneminde bu okulların katsayı düzenlemesi yapıldı. şimdi ehl-i vicdan sözlük yazarı bir soruma cevap versin; "eğitim alanında kuş kondurmuş mudur bu düzenleme?" ihl'liler üniversitede din işleri dışındaki bir bölüme gidemeyerek ve diğerlerinin önünü kesmeyerek bilime nasıl çağ atlatılmıştır? bilimsel yayınlarda en daşşaklı üniversitelerimiz dünyadaki akranları arasında ilk 500'ün kaç basamak üzerine çıkmıştır ve beyin göçü tersine dönmüş müdür?
kıstasınız "imam hatip lisesine giden kişi nasıl doktor olur?" ise ben sorarım adama düz liseye giden nasıl doktor olur? trafik ve ilkyardım bilgisi dersinden başka bir temeli olmayan bir anadolu liseli neden doktor oluyor? sayısal derslerin yoğunlaştırıldığı bir fen lisesinden mezun olan adam neden türkçe öğretmeni olabiliyor? ve anadolu ticaret lisesi mezunu olan benden eğitimci ortaya çıktıysa memleket bundan ne zarar görmüştür? alayınızı eğitim bilimlerinde cebimden de çıkartırım üstelik! kıstasınızın "onlar din elemanı olmak için ders gördüler kardeşim" olduğu yerde bok kokusundan başka bir şey yükselmiyor. bu kişisel kanaatimdir.
ihl mevzusunu atatürk temelinde bir dayanağa bağladık sanıyorum. ama başlığın diğer bölümü tam bir facia.
yabancı okullar!
daha önceden vakıf staüsünde bulunan yabancı okullar/azınlık okulları imam hatiplerin açılmasını sağlayan tevhid-i tedrisat kanunu ile denetim altına alınmıştır. bu kanunda da atatürk'ün doğrudan müdahalesi vardır. hatta bu konu o kadar boktan bir hal almıştır ki; lozan görüşmelerinde bile kendisine hatrı sayılır yer verilmiştir. atatürk bu okulların devletten izinsiz arsa yağmalama, kondum çıkmam tarzı emr-i vakilerine çözüm bulmak amacıyla net ifade etmiştir ki "bu okullar devletten izinsiz değil mal mülk alıp satmak, çivi bile çakamayacaklar, tek katlı binaya ikinci katı bile çıkamayacaklardır". tedbir sert ama gerekçesi gayet gerçekçi. istiklal savaşında memleketin amına koymaya meyilli azınlık çetelerinin neredeyse tüm beyin takımı bu okulların hocaları, silahların saklandığı yerler ise kilise ve okulların depolarıydı. huzur içinde yatasın paşam diyorum buradan.
gelelim başlığın toptan eleştirisine!
bu imam hatip okuıllarının önünü açan akp iktidarıdır. doğrudur! ama azınlık okullarının şu sıralarda yedikleri herzeler de, devrim kanunlarına kocaman kocaman baltalarla saldırmaları da bu iktidar döneminde. heybeliada ruhban okulu'na değinmek bile istemiyorum. temelinden sökülüp meriç ırmağının karşı kıyısına bırakılmasından yanayım.
siz çok laik yazar arkadaşlar. imam hatiplerin önündeki katsayı mevzusunu çözen/karmaşıklaştıran akp iktidarını bu yönüyle de eleştiriyor olsaydınız açıkçası zerre kadar samimiyetinizden şüphe etmeyecektim. ama şimdiki halinizle samimi bir vatandaştan çok meclisteki chp'nin sözlükteki tetikçileri gibi görünüyorsunuz.
obejektif olun ve dini siyasete alet edenleri eleştirirken siyaseti eğitime sokmayın. bu ülkenin topu diktiği dönemlerin hepsinde, siyaset ya kışlaya ya okula ya da camiye girmiştir.