bugün

dünyada yer edinen türkler

abdurrahman hancı :

1923yılında istanbul'da doğan hancı, ortaöğrenimini galatasaray lisesi'nde tamamladı. güzel sanatlar akademisi'nde mimarlık öğrenimi gördü. 1946'daki mezuniyetinin ardından fransa'ya gitti. 2. dünya savaşı'nda yıkılmış olan la havre kentinin yeniden inşası ile görevlendirilen auguste perret ile çalıştı. 1952 yılında türkiye'nin ilk büyük mimarlık bürosu olan ıma' nın kurucuları arasında yer aldı. 1953 yılında anadolu kulübü'nün yarışmasında birincilik alarak büyükada'daki anadolu kulübü'nün mimari tasarımını turgut cansever ile yaptı. aldığı bir davet üzerine 1955'te yeniden fransa'ya gitti. nato genel merkezi binası yapımında çalışmak üzere davet edilmekteydi. 4 yıl sonra inşaat bittiğinde fransa'da kalarak serbest mimarlık yaptı, 1966 yılında türkiye'ye döndü. yurda döndükten sonra ilk ilk işi, o yıllarda sadece 2 sanat galerisinin bulunduğu istanbul'a yeni bir sanat galerisi yapmak idi: beyoğlu'nda galeri 1 adlı galeri. 1967'de divan oteli'ni aldı ve 30 yıl süreyle mimari danışmanlığını yaptı. 1975'te cumhurbaşkanlığı dış konuklar köşkü (camlı köşk)'ü yeniledi. bedri rahmi, füreyya koral, mustafa pilevneli gibi çağdaş türk plastik sanatçılarının eserlerini binalarına kullandı. bir çok konut, işyeri, banka şubesi için proje üreten hancı, bir çok yarışmada derece aldı. 1996'da ulusal mimarlık ödülü kapsamında büyük ödül'ü aldı. 84 yaşında hayatını kaybeden hancı, edirnekapı şehitliği'ne defnedildi.

Affan Yatman :

1970 yılında Ankara, Zafer Mühendislik - Mimarlık Yüksek Okulu'ndan mezun olarak 1978 yılında ODTÜ Mimarlık Fakültesi' Restorasyon Anabilim dalında yüksek lisans ile eğitimini tamamladı. 1972 yılında meslektaşı Nesrin Yatman ile evlendi. Aynı yıl birlikte kurdukları serbest mimarlık bürosunda çalışmalarına başladı. Katıldığı yarışmalarda 25'ten fazla ödül kazandı. En bilinen yapıtı, Kızılay iş Merkezi'dir. Meslek yaşamı süresinde çeşitli dönemlerde Ortadoğu Teknik Üniversitesi'nde araştırma görevlisi, ADMMA, Bilkent Üniversitesi, Trakya Üniversitesi'nde de öğretim görevlisi olarak çalıştı. Rusya ve Türki cumhuriyetlerde çeşitli eserler yarattı. Affan Yatman, Türk Serbest Mimarlar Derneği üyesiydi. 1998-2000 dönemi TSMD Yönetim Kurulu Başkanlığı görevini üstlenmişti.

Ahmet Orhan Arda:
(1911 - 1 Ocak 1999) Türk mimar. Selanik'de 19 Mayıs 1911 yılında doğdu. ilk, Orta ve Lise öğrenimini istanbul'da tamamladı. 1936'da (iTÜ)Yüksek Mühendis Mektebi'nden mezun oldu. 1938'de mezun olduğu yüksek okulun inşaat Şubesi'ne asistan olarak göreve başladı. 1960'da iTÜ Mimarlık Fakültesi ikinci Bina Kürsüsü profesörlüğüne atandı. 1939 yılında doçent olmaya hak kazandı.
1 Mart 1941'de Anıtkabir için açılan uluslararası yarışmaya Prof. Emin Onat ile birlikte katıldı. ikilinin projesi birincilikle ödüllendirildi. Anıtkabir'in uygulama projeleri ve inşaat sürecinde emin Onat'la birlikte çalıştı. Üniversitede 1945 e kadar Ord. Prof. Emin Onat la birlikte daha sonra tek başına Mimari Proje dersleri verdi. Yüksek Mühendis Mektebi'nin Üniversiteye (iTÜ) dönüşmesi ile birlikte Mimarlık Fakültesi Bina Bilgisi Doçentliği unvanını aldı. Bu tarihten itibaren 10 Kasım 1953 tarihine (Atatürk'ün Anıtkabir'e defni) kadar geçen süre içinde bir taraftan akademik ve büro çalışmalarını yürütürken aynı süre içinde üniversitedeki görevinden izinli olarak, Anıtkabir'in şantiye çalışmalarında katıldı.
1960 yılında iTÜ Mimarlık Fakültesi Bina Bilgisi 2. Kürsüsü Profesörlüğü'ne atandı. Bir süre sonra aynı kürsünün başkanlığı'na getirildi. iTÜ Mimarlık Fakültesi Çevre Analizi ve Endüstrileşmiş Bina Tasarımı Kürsüsü'nde Profesör olarak görev yaptı. 1978 yılında üniversitedeki görevinden emekli oldu. Mimarlar Odası 828 numaralı üyesi Profesör Orhan Arda 4 Temmuz 2003 tarihinde aramızdan ayrıldı.
Ahmet Arif Hikmet Koyunoğlu:
(d.1888,istanbul- ö.1982, istanbul) Türk mimar ve fotoğraf sanatçısı. Cumhuriyetin ilk dönem mimarlarından olan Koyunoğlu'nun en önemli yapıtları Ankara'daki Etnografya Müzesi, bugün müze olarak kullanılan Türk Ocağı Binası, Bursa'daki Tayyare Kültür Merkezi'dir.
1908-1914 yıllarında Sanayi-i Nefise Mektebi'nde eğitim gördü. Cuilio Mongeri ve Alexandre Vallaury'nin öğrencisi aldı. istanbul Beyoğlu'ndaki Saint Antoine Kilisesi'nin yapımında Mongeri ile birlikte çalıştı. I. Dünya Savaşı yıllarındaki askerliği döneminde Erzurum'da ittihat ve Terakki Kulübü Binası inşa etti. Askerlik sonrası döndüğü istanbul işgal altındaydı, mimarlık yapma olanağı yoktu. Bunun üzerine fotoğrafçılığa yöneldi. Foto muhabirliğinin yanısıra Cağaloğlu'nda bir fotoğrafhane açtı. işgal güçlerinin baskısı üzerine 1922'de Ankara'ya kaçan Koyunoğlu, bir süre Şeriye ve Evkaf Vekaleti'nde mimar olarak çalıştıktan sonra kendi bürosunu açarak özel yapıların mimarlığını yaptı, istanbul'daki ileri Gazetesi için foto muhabirliği yapmayı da sürdürdü.

Koyunoğlu'nın Ankara'daki en önemli yapıtları Etnografya Müzesive Türk Ocağı Binası'dır. Himaye-i Etfal Cemiyeti (Çocuk Esirgeme Kurumu) binası, Adliye Binası, Büyük Otel, Celal Bayar Evi, Mithat Alam evi (israil Büyükelçiliği ikemetgahıı), Hariciye Vekaleti (günümüzde Kültür Bakanlığı binası), Maarif Vekaleti binaları Ankara'daki yapıtlarındandır.
Açılan uluslararası yarışmada birincilik alması üzerine 1930-1934 yılları arasında Bursa'da Tayyare Cemiyeti Tiyatro ve Sineması'nı inşa eden Koyunoğlu, bu yapıyı tamamladıktan istanbul'a yerleşti, eski yaptıların onarımı ve ev-apartman inşaatları ile uğraştı, dönemin ileri gelenlerinin evlerini yaptı. 1981 yılında kendisine Atatürk Sanat Armağanı verilen sanatçı 1982 yılında hayatını kaybetti.
Bülent Güngör:
Çırağan Sarayı'nın da restorasyonunu yapan mimardır. Haliç'de yapılacak Leonardo Da Vinci'nin II. Bayezid'e önerdiği ama o dönemde yapılmamış projenin günümüzde gerçekleşmesi için konsept bir proje hazırlamıştır.
Nail Çakırhan:
(d. 1910, Ula - ö. 10 Ekim 2008, Muğla) Türk gazeteci, şair, uluslararası ödüllü mimar ve restoratör.
Nail Vahdeti Çakırhan, ikinci ismi Vahdeti'den esinlenerek şiirlerinde kendini Nail V. imzası ile tanıttı [1] . Geleneksel mimariyi günümüze taşıyarak inşa ettiği yapılarla güneybatı Anadolu geneline ve özellikle de Akyaka mimarisine damgasını vurmuş ve 1983 yılında dünyanın en saygın mimarlık ödüllerinden Ağa Han Uluslararası Mimarlık Ödülü'nün sahibi olmuştur. Mimarlık eğitimi görmediği halde bu ödülü alan ilk kişidir. Türkiye'nin ilk kadın arkeologlarından Halet Çambel'in eşidir.

Doğan Hasol, 1937'de doğdu. 1956'da Galatasaray Lisesi'ni ve 1961'de iTÜ Mimarlık Fakültesi'ni bitirdi.
1961'de Mimarlık ve Sanat Dergisini çıkaran topluluğa katıldı. Teknik Üniversite'deki asistanlığının yanısıra Mimarlar Odası'nın dergisi Mimarlık'ın Yazı işleri Müdürlüğünü yaptı. Mimarlar Odası Yönetim Kurullarında çeşitli görevler üstlendi. 1968'de bir grup arkadaşı ile birlikte yapı alanında bir bilgi merkezi olan Yapı Endüstri Merkezi'nin kuruluşunu gerçekleştirdi. Uluslararası Yapı Merkezleri Birliği (UICB)'nin iki kez başkanlığına, daha sonra da Onur Üyeliğine seçildi.
Yaklaşık 40 yıldan beri Yapı-Endüstri Merkezi'nin başında olan Doğan Hasol, bu kurumun bilgi merkezi işlevi doğrultusunda, YAPI Dergisi'nin yanısıra başta Yapı Kataloğu olmak üzere, mesleki kataloglar ve mimarlık kitaplarının yayımlanmasına, kurslar, konferanslar, seminerler düzenlenmesine öncülük etti. Yayın etkinlikleriyle kendisine Türk Serbest Mimarlar Derneği'nin 1994/95 dönemi Basın-Yayın Ödülü verildi.
Kimi mimari proje yarışmalarında ödül ve mansiyonlar kazandı, kimilerinde de jüri üyeliği yaptı. Eşi Hayzuran Hasol ile birlikte, Mimarlar Odası'nın 1990 Ulusal Mimarlık Ödülü'nü yapı dalında kazandı. Serbest mimarlık çalışmalarını eşi ve kızıyla birlikte kurdukları Has Mimarlık grubu içinde sürdürmektedir.
1990-96 yılları arasında Galatasaray Spor Kulübü yönetiminde üç dönem 2. Başkan olarak görev almıştır. 1997'den bu yana Cumhuriyet gazetesinde haftalık spor yazıları yayımlanmaktadır.
Doğan Hasol:
Ansiklopedik Mimarlık Sözlüğü'nün yazarıdır. Bu sözlüğün yanında ingilizce - Fransızca - Türkçe Mimarlık ve Yapı Terimleri sözlüğünü hazırlamış, ingilizce-Fransızca bir mimarlık sözlüğü de Fransız yayınevi Le Moniteur tarafından Architecture et Bâtiment / Architecture and Building adı altında Paris'te yayımlandı.
Hasol'un,Yağma Var, Her Şeyin Mimarı Var, Mimari izlenimler ve Galatasaray'da Düşler-Gerçekler ve Anılar Kuşlar Gibidir adlı kitapları bulunmaktadır.
Kendisine 1998 yılında istanbul Teknik Üniversitesi'nce, 1999'da Yıldız Teknik Üniversitesi'nce Onursal Doktor unvanı, 2000'de Mimarlar Odası'nca Mesleğe Katkı Başarı Ödülü, 2007'de de Beykent Üniversitesi'nce de mimarlık dalında Onur Ödülü verilmiştir.

of. Doğan Kuban:
(d. 1926), Türk mimar.
1926'da Paris'te doğdu. 1949 yılında istanbul Teknik Üniversitesi Mimarlık Fakültesi'nden Yüksek Mimar olarak mezun oldu. 1952'de aynı kurumun Mimarlık Tarihi ve Rölöve Kürsüsü'ne asistan olarak atanmıştır. Burada, Türkiye'de ilk Restorasyon dersini veren Paolo Verzone'nin çevirmenliğini yapmış, sonraları da bu dersi kendisi üstlenmiştir.
1953'te Aspendos Tiyatrosu onarımında danışmanlık yapan Kuban, 1953-56 arasında Kapadokya ve Pisidia'daki Antik Çağ ve Hristiyan anıtlarının araştırılmasında Verzone'nin asistanlığını yapmış, [1954'te yeterlilik tezi olarak, Türkiye'de Batılılaşmayı ilk kez bir mimarlık ya da sanat tarihi sorunsalı olarak ele alan "Osmanlı Barok Mimarisi Hakkında Bir Deneme" çalışmasını hazırlamıştır. 1954'te iTÜ Mimarlık Fakültesi'nce Rönenans mimarlığının araştırılması amacıyla italya'da görevlendirilmiş, yurda döndükten sonra "Osmanlı Dini Mimarisi'nde iç Mekan Teşekkülü-Rönesansla Bir Mukayese" (1958) adlı teziyle docent ünvanını almıştır. 1962-63 Fulbright doktora sonrası araştırma bursuyla araştırma bursuyla ABD'de, Ann Arbor'daki Michigan Üniversitesi sanat tarihi Bölümü'nde konuk öğretim üyesi olarak ders vermiş; 1963-64'te Washington DC'deki Dumbarton Oaks Bizans Araştırmaları Merkezi'nde Anadolu'daki Hıristiyan Yapıları Kataloğu üzerinde çalışmış, 1966-76 arasında aynı kurumun finanse ettiği istanbul Kalenderhane Camisi kazısı ve restorasyonunda Cecil Striker'la eşbaşkan olarak proje ve kontrolluk çalışmaları yapmış; 1964'te Suriye'de Oleg Grabar yönetimindeki Doğu Kasr-ül Hyr kazısının ilk mevsiminde kazı mimarlığını yürütmüş, yurda döndükten sonra 1965'te "Anadolu Türk Mimarisinin Kaynak Sorunları" adlı teziyle profesör olmuştur.
Öğretim programında "Modern Mimarlık Tarihi"nin ayrıntılı olarak yer almasını sağlayan Kuban, doçentliğinden 1993 yılında emekli oluncaya kadar, sırasıyla iTÜ Mimarlık Tarihi ve Rölüve Kürsüsü, Mimarlık Tarihi ve Restorasyon Kürsüsü ile Restorasyon Ana Bilim Dalı başkalığı yapmış, 1974-77 arasında da iTÜ Mimarlık Fakültesi dekanlığı görevini üstlenmiştir.
1967'den başlayarak ABD ve Suudi Arabistan'da konuk öğretim üyesi olarak islam ve Türk Sanatı üzerine ders vermiş, seminerler düzenlemiştir. Kuban, konuk öğretim üyeliklerinin yanı sıra 1963'ten başlayarak, çeşitli ABD eyaletleri, Danimarka, Hollanda, isviçre, italya, Macaristan, Kanada, Pakistan, Sudan, Suudi arabistan, Mısır, Fas, Endonezya ve Singapur'daki üniversite, müze ve araştırma merkezi gibi pek çok bilim kurumunda konferanslar vermiştir.
1968-72 arasında iTÜ tarafından finanse edilen "Edirne Anıtları Monografik Çalışması ve Alan Araştırmaları" konulu proje ile Edirne sarayı kazısını yürütmüş; 1968-78 arasında Uluslar arası Anıtlar ve Sitler Konseyi (ICOMOS) Türkiye kolunun kurulması için çalışmıştır. 1974'te iTÜ Mimarlık Fakültesi'ne bağlı Mimarlık Tarihi ve Restorasyon Enstitüsü'nü (MTRE) kuran ve başkanlığını üstlenen Kuban, 1979-80'de Uluslararası islam Tarihi Sanatı ve Kültürü Araştırmaları Merkezi (IRCICA) başkanı seçilmiş ve merkezin istanbul'da kurulması çalışmalarını gerçekleştirmiştir. Taç Vakfı (1976), Tarihi Evleri Koruma Vakfı (1977) ve Türkiye Sosyal ve Ekonomik Tarih Vakfı'nın (1991) kurucularından olan kuban, 1968-81 arasında Gayrimenkul Eski Eserler ve Anıtlar Yüksek Kurulu üyeliği, sonra da aynı kurumda başkanlık yapmıştır. 1978-79'da Kültür Bakanlığı Yüksek Kültür Kurulu üyeliğinde de bulunan Kuban, 1960-61'de "Mimarlık ve Sanat", 1967-70 arasında "Mimarlık" dergileri, 1968-70 arasında da iTÜ Mimarlık Fakültesi Mimarlık Tarihi Bölümü'nün yayımladığı "Anadolu Sanatı Araştırmaları", 1975-81 arasında iTÜ Mimarlık Fakültesi ve Restorasyon Enstitüsü'nün yayımladığı MTRE Bülteni, 1991'den bu yana "istanbul" dergisi, 1993-95 arasında "Dünden Bugüne istanbul Ansiklopedisi" yayın kurulu eş-başkanlığını üstlenmiş; 1983'te O.Grabar'ın yayın yönetmenliğini yaptığı, islam sanatı ve mimarlığı alanındaki "Muqarnas" dergisinin danışma kurulu üyesi olmuştur.
1979-83 arasında, merkezi Cenevre'de bulunan Ağa Han Mimarlık Ödülü'nde yönetim komitesi üyeliği yapmıştır. 1980'de Pakistan'ın Lahor kentinde düzenlenen "islam Ülkeleri Koruma" konulu uluslar arası kongreye UNESCO uzmanı olarak katılan Kuban, 1986'da Ankara'da düzenlenen 1. Uluslararası Asya-Avrupa Sanat Bienali'nde Türkiye Grubu başkanlığı ve sergi düzenleyiciliği görevlerini üstlenmiştir.
Ord. Prof. Emin Halid Onat:
(1908 - 17 Temmuz 1961) Türk mimar, eski iTÜ rektörü, Mimarlar Odası 1 numaralı üyesi. Türkiye'de mimarlık alanında özel bir yeri olan Emin Onat sürekli aşama göstermiş, iTÜ Mimarlık Fakültesi'nin örgütlenmesinde çalışmış, ulusal ve uluslararası boyutta ün yapmıştır.
istanbul da 1908 yılında doğdu. Orta öğreniminin Beyazıd Nümune Mektebi ve Vefa Sultanisi'nde tamamladı. 1926'da Yüksek Mühendis Mektebi'ne girdi. 1930'da gösterdiği üstün başarıları nedeniyle üçüncü sınıfta iken, dönüşünde okuluna öğretim üyesi olmak üzere seçilerek Zürih Teknik Üniversitesi'ne gönderildi. Orada Otto Rudolf Salvisberg'in öğrencisi oldu.
1934 yılında Mimarlık Bölümünden birincilikle mezun olarak yurduna döndü. 1935 yılında Yüksek Mühendis Okulu Mimarlık Şubesi'ne Doçent unvanını aldı ve Prof. Debbe'nin yanında çalışmaya başladı. 1938’de Profesör unvanını alarak okulun Mimarlık Şubesi Şefliği'ne getirildi.
1 Mart 1941'de Anıtkabir için açılan uluslararası yarışmaya Mimar Ahmet Orhan Arda ile birlikte katıldı. Hazırladıkları proje 49 proje arasından birinci olarak seçildi. 1944-1953 yılları arasında uygulanan projelerin düzenlenmesini ve inşaatın kontrolünü Orhan Arda ile birlikte yürüttü.
1943'te Ordinaryüs Profesör oldu. 1944 yılında Yüksek Mühendis Mektebi, istanbul Teknik Üniversitesi'ne dönüştürülünce yeni oluşturulan Mimarlık Fakültesi'ne ilk dekanlığına seçildi. 1946'da ingiliz Mimarları Kraliyet Enstitüsü (RIBA) onursal üyesi seçildi. 1950-1953 yılları arasında iTÜ'nün rektörlüğünü yaptı. 1956 yılında Hanover Teknik Üniversitesi 125 inci yıldönümü nedeni ile seçtiği 6 yabancı ilim ve sanat adamı ile birlikte Emin Onat'a onursal doktorluk unvanı verdi. Emin Onat, Türk Mimarisi’ni ve Türk Mimarlarını uluslararası alanda temsil etti. 1953 yılında Uluslararası Mimarlar Birliği, Türkiye bölümünü oluşturdu.
Emin Onat, akademik kariyeri dışında başta Anıtkabir olmak üzere çalışmaları şöyle özetlenebilir:
Hamidiye ve Mahmudiye, Kepirtepe Köy Enstitüleri (1941-1942, Leman Tomsu ile), istanbul Göztepe Villa Meral (1941), Ankara Atatürk Anıt-Kabir (1942-1953, Orhan Arda ile), istanbul Moda Emin Onat Evi(1944), istanbul Üniversitesi Fen ve Edebiyat Fakülteleri (1944, Sedat Hakkı Eldem ile), Bursa Vali Konağı (1945-1946), Bursa Uludağ Sanatoryumu (1946, Leman Tomsu ile), Bursa Yapı ve Kredi Bankası (1948), iTÜ Taşkışla Binası değişim ve onarımı (1950, Paul Bonatz ile), istanbul Emin Onat'ın Annesinin Evi (1951), Ankara Kavaklıdere Cenap And Evi (1952), Ankara Zafer Meydanında Gazino (1952), Ankara Çankaya Cumhurbaşkanlığı Sekreterlik Binası (1953), istanbul Taksim Mete Caddesinde apartman (1955), istanbul Sanayi Kalkınma Bankası (1955), istanbul Nişantaşı Yüksel Apartmanı (1955), Ankara Hayat Apartmanı (1956), Ankara Emniyet Sarayı (1956), istanbul Moda Sporel Apartmanı (1956-1957), istanbul Moda Marmara Apartmanı (1956-1957), istanbul Moda Deniz Kulübü (1956-1957), istanbul Gümüşsuyu Büro Binası (Devres Han) (1961)

Garabet Amira Balyan:
(1800-1866), I. Abdülmecit'in mimarlarındandır. En önemli eseri, oğlu Nigoğos Balyan'la birlikte yaptıkları Dolmabahçe Sarayı'dır.

Mimar Han Tümertekin:
1958'de istanbul'da doğdu. St. Michel Lisesi'nde liseyi okudu. 1982'de iTÜ Mimarlık Fakültesi'nden mezun oldu. Bilsar Tekstil'in sahipleri Selman Bilal ve Süha Bilal için tasarladığı B2 Evi, Ağa Han Mimarlık Ödülleri'nin 9. dönem mimarlık ödülünün sahibidir. Tümertekin'in beş projesi Harvard University Press tarafından Recent Works adıyla kitaplaştırıldı.2005 yilinda Harvard'da Graduate School Design'da bir yari yil proje studyosu yuruttu. Uluslararası jürilere dâhil olup Şam'dan Zagreb'e birçok yerde konferanslar veriyor. Rem Koolhas, Herzog & DeMeuron gibi ünlü mimarlarla ortak projeler yürütüyor. 1986 yılından beri bu yana Mimarlar tasarım bürosunu çalıştırıyor.

Mimar Mete Arat:
ASP('asp' Architekten Arat - Siegel - Schust, Stuttgart) firmasının ortağıdır. Almanya'da birçok spor tesisini ve kamu binalarını başarıyla tamamlamıştır. Sahibi olduğu mimarlık şirketinde 1971 yılından bu yana 17 yüksek mimar kadrosu ile Stuttgart'ta çalışıyor. Bugüne kadar katıldığı 500'e yakın proje yarışmasında birçok derece elde etmiş olan Mete Arat Almanya'nın önde gelen mimarlarından birisidir. Almanya Milli Kütüphanesi, Leipzig, Oldenburg, Stuttgart Porsche Arena kapalı spor salonlarını yapan ve geçen yıl restore edilip Dünya Kupası maçları oynanan Stuttgart Gottlieb - Daimler Stadı'nı bitirmiştir.
Türkiye'de de halen inşaatı devam etmekte olan Aslantepe Ali Sami Yen Spor Kompleksi içerisinde yer alan 52,647 kişilik Türk Telekom Arena' nın projesini çizmiştir.

Mimar Ahmet Kemaleddin Bey:
(d. 1870, Acıbadem, istanbul - ö. 13 Temmuz 1927, Ulus, Ankara), 20. yüzyılın başlarındaki çalışmalarıyla tanınan ve Birinci Ulusal Mimarlık Akımı'nın önde gelen isimlerinden olan Türk mimar.
Eserleri ve çalışmalarından bazıları
Çamlıca Kız Lisesi inşaatı.
Bostancı Camii inşaatı.
Bebek Camii inşaatı.
Yeşilköy Camii inşaatı.
Beyoğlu Kemer Hatun Camii.
Reşadiye Mektebi (günümüzde Eyüp Ortaokulu) inşaatı.
Sultan Reşad Türbesi inşaatı.
Gazi Osman Paşa Türbesi inşaatı.
Mahmut Şevket Paşa Türbesi inşaatı.
Ahmet Cevat Paşa Türbesi inşaatı.
Ali Rıza Paşa Türbesi inşaatı.
Hüsnü Paşa Türbesi inşaatı.
Fethiye Camii Koca Sinan Paşa Medresesi restorasyonu .
Laleli Harikzedegan (Tayyare) Apartmanları inşaatı.
istanbul Birinci, ikinci, Üçüncü ve Dördüncü Vakıf Hanları inşaatı.
Gazi Üniversitesi Rektörlük Binası inşaatı.
istanbul Üniversitesi kütüphanesi.
Filibe Gar Binası.
Edirne Gar Binası onarımı.
Bandırma Haydar Çavuş Camii'nin yeniden inşası .
Gazi Eğitim Enstitüsü binası inşaatı.
Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryolları Müdürlüğü binası inşaatı.
Vedat Tek tarafından başlatılan Ankara Palas projesinin son seklini vererek tamamlanması.
Kudüs Mescid-i Aksa restorasyonu projelendirmesi. (1922-1926)daha adı geçmemiş bir çok mimarımıza saygılarımla.

Mimar Sinan :

Eserler :

Camiler

1. istanbul Süleymâniye Câmii,
2. istanbul Şehzâdebaşı Câmii,
3. Haseki Camii,
4. Mihrimah Sultan Camii - Edirnekapı
5. Mihrimah Sultan Câmii - Üsküdar'da, iskelede
6. Rüstem Paşa Câmii (Tahtakale'de),
7. Sokullu Mehmed Paşa Câmii (Kadırga Limanında),
8. Sokullu Mehmed Paşa Câmii (Azapkapısı'nda),
9. Sokullu Mehmed Paşa Câmii (Büyükçekmece)

10. Odabaşı Câmii (Yenikapı yakınında),
11. Hamâmî Hâtun Câmii (Sulumanastır'da),
12. Ferruh Kethüdâ Câmii (Balat Kapısı içinde),
13. Kara Camii - Sofya
14. Kazasker ivaz Efendi Camii
15. Kılıç Ali Paşa Camii (Tophane'de),
16. Ahî Çelebi Câmii (izmir iskelesi yakınında),
17. Ebü’l-Fazl Câmii (Tophâne üstünde),
18. Sinan Paşa Camii (Beşiktaş'ta),
19. Eski Vâlide Câmii (Üsküdar'da),
20. Ferhad Paşa Câmii (Çatalca'da),
21. Drağman Yunus Camii
22. Gazi Ahmet Paşa Camii
23. Hadım ibrahim Paşa Camii
24. Abdurrahman Paşa Camii (Kastamonu, Tosya'da)

25. Molla Çelebi Camii
26. Nişancı Paşa Çelebi Câmii (Kiremitlik'te),
27. Piyale Paşa Camii
28. Rüstem Paşa Câmii - Tahtakale
29. Selimiye Camii - Edirne
30. Zâl Mahmûd Paşa Câmii - Eyüp
31. Çavuşbaşı Camii - Sütlüce
32. iskender Paşa Câmii (Kanlıca'da),
33. Şah Sultan Camii - Eyüp
34. Şehzade Camii - Şehzadebaşı
35. Şehzâde Cihangir Câmii (Tophâne'de),
36. Şemsi Ahmed Paşa Câmii (Üsküdar'da),
37. Osman Şah Vâlidesi Câmii (Aksaray'da),
38. Sultan Bâyezîd Kızı Câmii (Yenibahçe'de),
39. Ahmed Paşa Câmii (Topkapı'da),
40. Sokullu Mehmed Paşa Câmii (Hafsa'da, Trakya),
41. Sokullu MehmedPaşa Câmii (Burgaz'da),
42. ibrâhim Paşa Câmii (Silivrikapı'da),
43. Bâli Paşa Câmii (Hüsrev Paşa Türbesi yakınında,
44. Hacı Evhad Câmii (Yedikule yakınında),
45. Kazasker Abdurrahmân Çelebi Câmii (Molla Gürânî'de),
46. Mahmûd Ağa Câmii (Ahırkapı yakınında),
47. Hoca Hüsrev Câmii (Kocamustafapaşa'da),
48. Defterdar Süleymân Çelebi Câmii (Üsküplü Çeşmesi yakınında),
49. Yunus Bey Câmii (Balat'ta),
50. Hürrem Çavuş Câmii (Yenibahçe yakınında),
51. Sinan Ağa Câmii (Kâdı Çeşmesi yakınında),
52. Süleymân Subaşı Câmii (Unkapanı'nda),
53. Kasım Paşa Câmii (Tersâne yakınında),
54. Muhiddin Çelebi Câmii (Tophâne'de),
55. Molla Çelebi Câmii (Tophâne Beşiktaş arasında),
56. Çoban Mustafa Paşa Câmii (Gebze'de),
57. Pertev Paşa Câmii (izmit'te),
58. Rüstem Paşa Câmii (Sapanca'da),
59. Rüstem Paşa Câmii (Samanlı'da),
60. Rüstem Paşa Câmii (Bolvadin'de),
61. Rüstem Paşa Câmii (Rodoscuk'ta),
62. Mustafa Paşa Câmii (Bolu'da),
63. Ferhad Paşa Câmii (Bolu'da),
64. Mehmed Bey Câmii (izmit'te),
65. Osman Paşa Câmii (Kayseri'de),
66. Hacı Paşa Câmii (Kayseri'de),
67. Cenâbî Ahmed Paşa Câmii (Ankara'da),
68. Lala Mustafa Paşa Câmii (Erzurum'da),
69. Sultan Alâeddin Selçûkî Câmiinin (Çorum'da) yenilenmesi,
70. Abdüsselâm Câmiinin (izmit'te)yenilenmesi,
71. Kiliseden dönme Eski Câminin (iznik'te)Sultan Süleymân tarafından yeniden yaptırılması,
72. Hüsreviye (Hüsrev Paşa)Câmii (Haleb'de),
73. Sultan Murâd Câmii (Manisa'da),
74. Orhan Câmiinin (Kütahya'da)yenilenmesi,
75. Kâbe-i şerîfin kubbelerinin tâmiri,
76. Hüseyin Paşa Câmii (Kütahya'da),
77. Sultan Selim Câmii (Karapınar'da),
78. Sultan Süleymân Câmii (Şam, Gök Meydanda),
79. Taşlık Câmii (Mahmûd Paşa için, Edirne'de),
80. Defterdar Mustafa Çelebi Câmii (Edirne'de),
81. Haseki Sultan Câmii (Edirne, Mustafa Paşa Köprüsü başında),
82. Cedid Ali Paşa Câmii (Babaeski'de),
83. Semiz Ali Paşa Câmii (Ereğli'de),
84. Bosnalı MehmedPaşa Câmii (Sofya'da),
85. Sofu MehmedPaşa Câmii (Hersek'te),
86. Maktul Mustafa Paşa Câmii (Budin'de),
87. Firdevs Bey Câmii (Isparta'da),
88. Memi Kethudâ Câmii (Ulaşlı'da),
89. Tatar Han Câmii (Kırım, Gözleve'de),
90. Vezir Osman Paşa Câmii (Tırhala'da),
91. Rüstem Kethüdâsı Mehmed Bey Câmii (Tırhala'da),
92. Mesih Mehmed Paşa Câmii (Yenibahçe'de).
93. Yeni Cuma Camii (izmit)

Medreseler

1. Sultan Süleymân Medresesi
2. Süleymâniye Medreseleri
3. Yavuz Sultan Selim Medresesi
4. Sultan Selim Medresesi
5. Sultan Süleymân Medresesi
6. Şehzâde Sultan Mehmed Medresesi
7. Haseki Sultan Medresesi
8. Vâlide Sultan Medresesi
9. Kahriye Medresesi
10. Mihrimah Sultan Medresesi
11. Mihrimah Sultan Medresesi
12. MehmedPaşa Medresesi
13. MehmedPaşa Medresesi
14. Osman Şah Vâlidesi Medresesi
15. Rüstem Paşa Medresesi
16. Ali Paşa Medresesi
17. Sofu MehmedPaşa Medresesi
18. ibrâhim Paşa Medresesi
19. Sinân Paşa Medresesi
20. iskender Paşa Medresesi
21. Kasım Paşa Medresesi,
22. Ali Paşa Medresesi
23. Mısırlı Mustafa Paşa Medresesi
24. Ahmed Paşa Medresesi
25. ibrâhim Paşa Medresesi
26. Şemsi Ahmed Paşa Medresesi
27. Kapı Ağası Mahmûd Ağa Medresesi
28. Kapıağası Câfer Ağa Medresesi
29. Ahmed Ağa Medresesi
30. Hâmid Efendi Medresesi
31. Mâlûl Emir Efendi Medresesi
32. Ümm-i Veled Medresesi
33. Üçbaş Medresesi
34. Kazasker Perviz Efendi Medresesi
35. Hâcegizâde Medresesi
36. Ağazâde Medresesi
37. Yahya Efendi Medresesi
38. Defterdar Abdüsselâm Bey Medresesi
39. Tûtî Kâdı Medresesi
40. Hakîm Mehmed Çelebi Medresesi
41. Hüseyin Çelebi Medresesi
42. Şahkulu Medresesi
43. Emin Sinân Efendi Medresesi
44. Yunus Bey Medresesi
45. Karcı Süleyman Bey Medresesi
46. Hâcce Hâtun Medresesi
47. Defterdar Şerifezâde Medresesi
48. Kâdı Hakîm Çelebi Medresesi
49. Kirmasti Medresesi
50. Sekban Ali Bey Medresesi
51. Nişancı MehmedBey Medresesi
52. Kethüdâ Hüseyin Çelebi Medresesi
53. Gülfem Hâtun Medresesi
54. Hüsrev Kethüdâ Medresesi
55. Mehmed Ağa Medresesi

Külliyeler
Haseki Külliyesi
Sokollu Mehmed Paşa Külliyesi

Dârülkurrâlar

1. SultanSüleymanHanDârülkurrâası
2. Vâlide Sultan Dârülkurrâsı
3. Hüsrev Kethüdâ Dârülkurrâsı
4. Mehmed Paşa Dârülkurrâsı
5. Müftü Sa’di Çelebi Dârülkurrâsı
6. Sokullu MehmedPaşa Dârülkurrâsı
7. Kâdızâde Efendi Dârülkurrâsı

Türbeler

1. Yahya Efendi Türbesi
2. Barbaros Hayreddin Paşa Türbesi
3. Arap AhmedPaşa Türbesi
4. Sultan Süleymân Türbesi
5. Şehzâde Sultan MehmedTürbesi
6. SultanSelim Türbesi
7. Hüsrev Paşa Türbesi
8. ŞehzâdelerTürbesi
9. Vezir-i âzam RüstemPaşa Türbesi (Şehzâde Türbesi yakınında),
10. Ahmed Paşa Türbesi
11. MehmedPaşa Türbesi
12. Çocukları için inşâ ettiği türbe
13. Siyavuş Paşa Türbesi
14. Siyavuş Paşanın çocukları için yapılan türbe
15. Zâl Mahmûd Paşa Türbesi
16. Şemsi Ahmed Paşa Türbesi
17. Kılıç Ali Paşa Türbesi
18. Pertev Paşa Türbesi
19. Şâh-ı Hûban Türbesi
20. Haseki Hürrem Sultan Türbesi

imâretler

1. SultanSüleymân imâreti
2. Haseki Sultan imâreti
3. Haseki Sultan imâreti
4. Mustafa Paşa Köprüsü başında bir imâret
5. SultanSelim imâreti
6. SultanSüleymân imâreti
7. Şehzâde Sultan Mehmed imâreti
8. SultanSüleymân imâreti
9. Vâlide Sultan imâreti
10. Mihrimah Sultan imâreti
11. Sultan Murâd imâreti
12. Rüstem Paşa imâreti
13. Rüstem Paşa imâreti
14. MehmedPaşa imâreti
15. MehmedPaşa imâreti
16. Mustafa Paşa imâreti
17. MehmedPaşa imâreti
Dârüşşifâlar
1. SultanSüleymân Dârüşşifâsı
2. Haseki Sultan Dârüşşifâsı
3. Vâlide Sultan Dârüşşifâsı
Su Yolları Kemerleri
1. Bend Kemeri
3. Mağlova Kemeri
4. Gözlüce Kemer
5. Müderris köyü yakınındaki kemer
6. Kırık Kemer

Köprüler
1. Büyük çekmece Köprüsü
2. Silivri Köprüsü
3. Mustafa Paşa Köprüsü
4. Sokullu Mehmed Paşa Köprüsü
5. Odabaşı Köprüsü
6. Kapıağası Köprüsü
7. MehmedPaşa Köprüsü
8. Vezir-i âzam Mehmed Paşa (Mostar) Köprüsü
9. Drina Köprüsü
10. Kanuni Sultan Süleyman Köprüsü
Kervansaraylar
1. Kervansaray
2. Kervansaray
3. RüstemPaşa Kervansarayı
4. KebecilerKervansarayı
5. Rüstem Paşa Kervansarayı
6. Ali Paşa Kervansarayı
7. Ali Paşa Kervansarayı
8. Pertev Paşa Kervansarayı
9. Mustafa Paşa Kervansarayı
10. Rüstem Paşa Kervansarayı
11. Rüstem Paşa Kervansarayı
12. Rüstem Paşa Kervansarayı
13. RüstemPaşa Kervansarayı
14. Rüstem Paşa Kervansarayı
15. Hüsrev Kethüdâ Kervansarayı
16. MehmedPaşa Kervansarayı
17. Mehmed Paşa Kervansarayı
18. RüstemPaşa Kervansarayı
19. Ali Paşa Çarşısı ve Kervansarayı
20. ibrâhim Paşa Kervansarayı

saraylar

1. Saray-ı atîk tâmiri
2. Saray-ı cedîd-i hümâyûn tâmiri
3. Üsküdar Sarayının tâmiri
4. Galatasarayın eski yerine yeniden inşâsı
5. Atmeydanı Sarayının yeniden inşâsı
6. ibrâhim Paşa Sarayı
7. Yenikapı Sarayının yeniden inşâsı
8. Kandilli Sarayının yeniden inşâsı
9. Fenerbahçe Sarayının yeniden inşâsı
10. iskender Çelebi Bahçesi Sarayının yeniden inşâsı
11. Halkalı Pınar Sarayının yeniden inşâsı
12. Rüstem Paşa Sarayı
13. MehmedPaşa Sarayı
14. Mehmed Paşa Sarayı
15. MehmedPaşa Sarayı
16. Rüstem Paşa Sarayı
17. Siyavuş Paşa Sarayı
18. Siyavuş Paşa Sarayı
19. Siyavuş Paşa Sarayı
20. Ali Paşa Sarayı
21. AhmedPaşa Sarayı
22. Ferhad Paşa Sarayı
23. Pertev Paşa Sarayı
24. SinânPaşa Sarayı
25. Sofu MehmedPaşa Sarayı
26. Mahmûd Ağa Sarayı
27. MehmedPaşa Sarayı
28. Şâh-ı Hûbân Kadın Sarayı
29. Pertev Paşa Sarayı
30. AhmedPaşa Sarayı
31. AhmedPaşa Sarayı
32. AhmedPaşa Sarayı
33. Ali Paşa Sarayı
34. MehmedPaşa Sarayı
35. Mehmed Paşa Sarayı
36. Rüstem Paşa Sarayı (iskender Çelebi Çiftliğinde).
Mahzenler
1. Buğday mahzeni (Galata Köşesinde),
2. Zift Mahzeni (Tersâne-i Âmirede),
3. Anbar (sarayda),
4. Anbar (Has Bahçe Yalısında),
5. Mutbak ve kiler (sarayda),
6. Mahzen (Unkapanı'nda),
7. iki adet anbar (Cebehâne yakınında),
8. Kurşunlu Mahzen (Tophâne'de).
Hamamlar
1. SultanSüleymân Hamamı
2. Sultan Süleymân Hamamı
3. Üç Kapılı Hamam
4. Üç Kapılı Hamam
5. Haseki Sultan Hamamı
6. Haseki Sultan Hamamı
7. Haseki Sultan Hamamı
8. Vâlide SultanHamamı
9. Vâlide SultanHamamı
10. Vâlide SultanHamamı
11. Mihrimah SultanHamamı
12. Lütfi Paşa Hamamı
13. MehmedPaşa Hamamı
14. MehmedPaşa Hamamı
15. Kocamustafapaşa Hamamı
16. ibrâhim Paşa Hamamı
17. Kapıağası Yâkub Ağa Hamamı
18. Sinân Paşa Hamamı
19. Molla Çelebi Hamamı
20. Kaptan Ali Paşa Hamamı
21. Kaptan Ali Paşa Hamamı
22. Müfti Ebüssü Efendi Hamamı
23. Mîrmirân Kasımpaşa Hamamı
24. Merkez Efendi Hamamı
25. Nişancı Paşa Hamamı
26. Hüsrev Kethüdâ Hamamı
27. Hüsrev Kethüdâ Hamamı
28. Hamam isimli
29. RüstemPaşa Hamamı
30. Hüseyin Bey Hamamı
31. Sarı Kürz Hamamı
32. Hayreddin Paşa Hamamı
33. Hayreddin Paşa Hamamı
34. Yâkub Ağa Hamamı
35. Haydar Paşa Hamamı
36. iskender Paşa Hamamı
37. Odabaşı Behruzağa Hamamı
38. Kethüdâ Kadın Hamamı
39. Beykoz Hamamı
40. Emir Buhârî Hamamı
41. Hamam isimli
42. Dere Hamamı
43. Sâlih Paşazâde Hamamı
44. Sultan Süleymân Hamamı
45. HayreddinPaşa Hamamı
46. Hayreddin Paşa Hamamı
47. Rüstem Paşa Hamamı
48. Vâlide SultanHamamı

Orta asya'dan avrupa'ya türk izlerini şu şekilde görebiliriz.
Türkler, tarihin her döneminde dünya uygarlığına, müze ve sanat galerilerine tarihsel kökenlerinin derinliklerini ve yayılmış oldukları geniş coğrafyayı yansıtan son derece değerli sanat yapıtlarını sunmuş bir ulustur. Güzel sanatlar alanında Türk-islâm kültürünü dünyanın diğer büyük kültürlerinden ayıran en önemli özellik, binlerce yıl boyunca Orta Asya'dan Orta Avrupa'ya uzanan geniş bir bölgede pek çok kültür ve uygarlığın etkisi altında kalması ve karşılığında birçok başka kültür ve sanatı doğrudan etkileyen özgün yapıtlar meydana getirmiş olmasıdır.

Türklerin ilk çıktıkları Altay ve Orhon bölgeleri Eurasia' nın (Avrupa Asyası) göbeğinde ve üç büyük kültür dairesinin; Çin, Hint ve Eurasia önündeki bölgenin ortasında bulunmaktadır. Türkler ilk ortaya çıktıkları bu yerlerden bütün dünyaya yayılmışlardır. Doğuda Çin'e girmişler, güneyde Hint'i boyunduruk altına almışlar ve en son Batı Avrupa'nın kapılarına, Viyana önlerine kadar dayanmışlardır.

Erken çağlardan başlayarak madenleri, toprağı, ahşabı, yünü sanatsal biçimlerle işleyen ve 9. yüzyıldan itibaren sanatsal etkinliklerini islâmî ilkeler doğrultusunda geliştiren Türkler, süreç içinde mimarî, taş oymacılığı, hat, tezhib, minyatür ve ciltçilik sanatlarında olağanüstü ustalığa eriştiler. Tüm dünyanın hayranlığını kazandılar. inşa ettikleri cami, medrese, han, hamam ve kervansaraylar ile de mimarî ve dekoratif sanatların doruğuna ulaştılar.

Viyana Üniversitesi, Sanat Tarihi Enstitüsü Müdürü Prof. Joseph Strzygowski, Avrupa Hristiyan sanatının kaynağını araştırırken bu sanatın Helen sanatı ile birlikte Türk-islâm sanatının etkisi altında kaldığını, bu nedenle Türklerin ana yurtlarındaki geliştirdikleri sanatlarının da incelenmesi gerektiğini önemle belirtmiştir. Strzygowski Türklerin, Kuzey göçebe sanat tarzını islâm düşüncesi ile de güçlendirerek zamanımıza kadar korudukları ve bu sanatın hümanistlerin sandıkları gibi ilkel ve barbar bir düşünce ürünü olmayıp, aksine Akdeniz sanat dairesinden içerik olarak 'tamamen ayrı bir sanat olduğunu kaydederek, bunu bugüne dek yüksek seviyeye ulaşmış özgün sanat tarzı olarak kesinlikle kabul etmektedir.

Asya'da bulunan Türkler yurtlarından kopup islâm uygarlığı alanına girdikten sonra Yunanlılarla kültür temasına girmişlerdir. Bu kültür temasında, bugün hümanistler tarafından Yunanlılara ve başka uluslara maledilen uygarlık ürünlerinin pek çoğunun aslında Türklere ait bulunduğunu, Yunan uygarlığının Türklerden pek çok malzeme aldığını Strzygowski bilimsel olarak birçok araştırmasında kanıtlamıştır.

Avusturya-Macaristan imparatorluğundaki Naki-Szent-Mikloş denilen topraklarda "Atilla Definesi" âdını taşıyan bir hazine bulunmuştur (Bugün New-York'ta Metropoliten Müzesi'ndedir.). Bu hazinenin ne olduğu son yıllara kadar anlaşılamamıştı. Bu hazineye ait, geometrik esasa dayanan helezonik süslemelerle işlenmiş, 23 adet som altın vazonun üzerinde bulunan birtakım işaretlerin eski bir Türk yazısı olduğu son zamanlarda keşfedilmiş ve konu böylece anlaşılmıştır. Bu sanat yapıtlarını meydana getirenler, saf madenlerin bolluğu ile şöhret bulmuş olan ülkenin Türk altın ustalarıdır.

Türk, atını hiçbir zaman yanından ayırmadığı gibi, çadır da onun yaşamında en çok önem verdiği bir nesnedir. Çadır sanatı gerçekten eski Doğu imparatorluklarından daha eski ise, bu takdirde Yunan helezonunun, Riegel'in üslup konusunda kanıtlamaya çalıştığı gibi, eski Mısırlıların natüralist sanatından değil; tersine, Türk kavimlerinin geometrik helezonlarından çıkmış olması olasılığı kuvvetlidir. Dolayısıyla dikkati çeken şeylerin başında, Barok zamanında Avrupa dünyasına yayılmış bir tarz olan yassı sivri kemer ve soğan şeklindeki kubbenin kaynağının da Türk olması olasılığıdır. Bunun örneklerini Arnavut hazinesinin altın yapıtlarında, Naki-Szent-Mikloş hazinesindeki ziynet eşyalarında, Tulunlulara ait olan doğramacılık ve alçı süslemelerinde, Mısır'daki Ahmet Tulun Camii'nin alçı avizeleri ile tahta kısımlarında, Berlin Kolleksiyonu'nda bulunan çadır ve süslemelerinde vb. görebiliriz.

Türkler gerçekten çadırcılığı ve çadır donatımını islâm sanatına soktular. Kudret ve azametlerini çoğaltmak için gereken her şeyi de aldılar. Orhon Kitabeleri'yle de sabit olduğu üzere, Çinliler ham malzemeden başka işçilerini de Türklerin emrine verdiler.

Türk sanatında esas şekil geometriktir. Tulunluların ziynet tarzları gösteriyor ki, helezon, Türklerce en çok sevilen bir biçim olduğu gibi aynı zamanda ayırıcı bir özellik taşır. Orta Asya Türk süsleme sanatının en çok kabul gören şekli olan helezonlu geometrik süslemenin klâsik ilk çağdan geldiğini Avrupalı sanat tarihçileri doğal bir şeymiş gibi söylerler. Bunlardan bazıları bu geometrik süslemenin Greklerden ve hatta Mısırlılardan (Riegel) geldiğini ve "Arabesk" adının işaret ettiği gibi, Türklerle hiçbir ilgisi olmadığına dair sayfalar dolusu kitap yazmışlardır. Araplara mal ederek isim verilmesi sanat tarihinin başlangıçlarına ait olup, örneğin Kuzey üslubuna italyanların 'Gotik' adını takmaları gibi Avrupa'da bu tarz süslemeye verilen anlamsız isimler türünden bir saçmalıktır.

Arabesk'in ve geometrik süslemenin kaynak konusu tamamen tersi yöndedir. Hayvan sembolizmi gibi, bunun hareket noktası da Türk kavimleridir. Türkler bunu Batı'dan veya Araplardan almış değillerdir; tam tersine eğik kesitten (mail nokta) oluşan ve sonradan ağaç ve alçıdan yapılan yuvarlak yapraklarla doldurulmuş olan bu şekilleri ilk defa kendileri tasarlamıştır. Yalnız Batı'ya değil, her tarafa ve hatta Doğu'ya Çin'e kadar götürmüşlerdir.

Türklerle iskitlerin birbirlerine karıştırılmamaları da gerekir. iskitleri Yukarı Asya dağlarına, Türklerin bulundukları yerlere, yani yaklaşık Urjançay'a kadar izleyebiliriz; hatta Türklerin Asya'da, Germenlerin Avrupa'daki rollerinin aynısını oynadıklarını da söyleyebiliriz. Fakat buna rağmen onları kimi zaman Sibirya ile, kimi zaman iranlılarla ve iskitlilerle aynı göremeyiz.

Bu noktada, Türk hareketi ve yaşı hakkında ayrıca önemli bir mesele 'La Tene' yapıtlarıyla Türk geometrik helezon süslemesi arasındaki dikkat çekici yakınlık meselesi... La Tene devrinin Tunç Kelt antik yapıtları MÖ ilk bin yılının son yarısına aittir. Bunlar, ilk önce Avar ve sonra devamlı olarak islâm sanatında 'arabesk' adı altında tanınan aynı geometrik süslemeyi gösterirler. Prof. Strzygowski buna "Türkesk" demenin daha doğru olacağını söyler. Çünkü bu, doğrusu Türk kavimlerinin Doğu'da ve Batı'da yayılmış olan plastik sanatlarında daima görülen işarettir.

Birçokları o kadar mutaassıpça hümanist terbiyesi almışlardır ki, bugün bile islâm sanatının mirasını, Antik-Klâsik sanattan aldığı efsanesine hemen inanıverirler. Akıllardan bir türlü sökülüp atılamayan bu iddialı inancın tutunduğu kaya, tasarım yeteneğini bütün genişliğiyle ancak Helen-Roma sanatının hak ettiği ve bu tasarım yeteneğinin dört bir yönde aktivite gösterdiği hakkındaki dogmadır. Bu dogma yüzünden güneyin bilimsel deformelerine uğramış, insan vücutları üzerinde çalışan Güney sanatının karşısında tamamıyle bağımsız ve sürekli yaşamış, resimsiz bir Kuzey sanatının varlığını akılları bir türlü almamaktadır. Oysa Prof. Strzygowski Türk sanatına ait araştırmalarıyla bu sanatın Greklere ait olan her şeyden daha eski olduğunu kanıtlamıştır.1

Atina'nın Akropolis'inde dahi ve onun etrafında Türk-islâm sanatının izlerini görmek olasıdır. Partenon'un ortasında top ateşi ile yıkılmış olan Marian Kilisesi'nin içine inşa edilmiş olan küçük güzel camii, buna örnek olarak gösterilebilir.

Avrupalı ünlü sanatçılardan Bernini, Roma Ciborium'daki Saint Piyer Kilisesi'nde Lambröken'i (Dam ile duvar arasındaki birleştirici çizgiyi örtmeye yarayan, aşağıya sarkık saçak) tunç olarak dökmüş ve dönen hevenk şeklindeki sütunların kirişlerini birbirine bağlayan hareketli üst sütun kirişine asmıştır. Altta yarım daire biçiminde, saçak püskülle sonuçlanan ve dikdörtgenle başlayan bu parçanın kumaş perde olarak görüleceği şüphesizdir. Acaba Bernini bu motifi nereden almıştır? Bunun ilk tasarımını yapan Bernini olduğunu zanneden çok insan vardır. Halbuki lambröken Türk çadır ve mimarî sanatının en belirgin özelliklerindendir.

Mısır ve Mezopotamya kazılarında ortaya çıkan ve halen Kahire Arap Müzesi ve Louvre Müzesi'nde bulunan Türk oyma tahtaları, Mısır ve Bağdat'ın Tulunlular gibi Türk sülalelerinin egemenliği altında bulundukları zamandan, yani Türk değerlerinin sanatta da Önasya'ya ve Mısır'a muzafferce girerek yeniden kendinin göstermesinin mümkün olduğu bir devirden kalmaktadır. La Tene ile irlanda'nın ilk Hristiyanlık döneminden kalma antik yapıtlarda rastladığımız geometrik helezon tezyinatın Türklerden kalma olduğu aşikârdır. Kavimler göçü zamanında Hun ve Avar sanatının nitelik ve özelliğini Avrupa'ya tanıtmakta bir Türk akını etkili olduğu kadar, bin yıldan çok daha önce, göç veya ticaret yoluyla sanat istilâsı yapan Türkler, Avrupa'da La Tene tunç yapıtlarının yapılmasına sebep olmuşlardır. Keltler bu sanatın zevkine ta Hristiyanlık dönemlerine kadar sadık kalmışlardır.

Son olarak şunları söyleyebiliriz, Türk sanatının başlangıçtaki birliğini ilk önce Budizm, Helenizm ve Çin bozmuştur. Daha sonra, islâm dini bu sanatı ruhen birleştirdikten sonra Arapların tamamen resimsiz sanatları yoluna götürmüştür. islâm sanatına arabeski getirenler Araplar olmayıp Türklerdir. Bu tarz, Arnavut hazinesinden ve özellikle bu hazinenin altın ziynet eşyasından çok iyi tanıdığımız palmetli geometrik helezonlu süslemelerdir. Arabesk daha sonraki zamanlarda islâm sanatı aracılığıyla bütün dünyaya aktarılmıştır.

Plastik sanattaki Türk-Yunan Asya kimliğini bir akım olarak kabul edebiliriz; çünkü bu kimlik yüzyıllar boyu eski olup, bütün tarihlere öncülük etmektedir. Bu nokta Doğu halı sanatından tutun da, Türk çadır ve maden sanatına kadar hepsini içine almaktadır. Unutulmamalıdır ki, Asya'daki maddeler birçok özelliklerde Avrupa'dan daha eskidir.

Akdeniz ve dolayısıyla Avrupa sanatı Türk-islâm sanatı üzerinde kesinlikle bir etki yapmadığı gibi, yüzyıllardır kendi tarzına uymayan ne varsa hepsini barbar ve ilkel olarak görmek istemiştir. Türk sanatı hiçbir zaman, güçlenmek maksadıyla, resimle ilgilenmedi. Bu sebepten Türk sanatçılarının ilk önce kendi yöntemlerini denemelerinde yarar vardır. Acaba resimsiz sanat yapmak olasılığı gerçekten ortadan kalkmış mıdır? Her bir taklit sanat, Avrupa klâsizmi gibi, daha baştan ölü doğmuş demektir. Böyle bir sanat, ancak özgür bir ulusun tinsel ifadesini yansıtmamak koşuluyla klâsizme hizmet edebilir.

Önemli türk yazarlar :
Aziz nesin, Halide edip Adıvar, sait faik Abasıyanık, tağrık buğra, Memduh şevket Esendal, Peyami safa, Ahmet Hamdi Tanpınar, Orhan veli kanık, Cahit Sıtkı Tarancı, edip cansever, Ahmet muhip dıranas, Faruk nafiz Çamlıbel, yayha kemal Beyatlı, Namık kemal, Reşat nurü Güntekin, Halit ziya Uşaklıgil, Tevfik Fikret, Ahmet Haşim, ömer Seyfettin, Yakup kadri Karaosmanoğlu, ömer Seyfettin.

Türk büyükleri :

Ahmet Kara

Ahmet Kutsi Tecer

Aşık Veysel Şatıroğlu

Bedri Rahmi Eyüboğlu

Dadaloğlu

Dertli

Ercişli Emrah

Erzurumlu Emrah

Evliya Çelebi

Fikret Muallâ

Fuzuli

Füreya Koral

Hacı Arif Bey

Hacı Bayram Veli

Halit Ziya Uşaklıgil

Halide Edip Adıvar

Hamamizade ismail Dede Efendi

Itrî

ibn-i Sina

ismet inönü

Karacaoğlan

Katip Çelebi

Kazım Karabekir

Köroğlu

Mahzuni Şerif

Mehmed Akif Ersoy

Mehmet Emin Yurdakul

Melih Cevdet Anday

Mevlana

Mevlüt Şafak

Mimar Sinan

Murat Çobanoğlu

Namık Kemal

Nasreddin Hoca

Nasuh

Nazım Hikmet

Necip Fazıl Kısakürek

Neyzen Tevfik

Orhan Kemal

Orhan Veli Kanık

Ömer Bedrettin Uşaklı

Pir Sultan Abdal

Piri Reis

Prof. Dr. Alâeddin Yavaşça

Seyrani

Sümmani

Şerafettin Taşlıova

Şinasi

Tevfik Fikret

Yakup Kadri Karaosmanoğlu

Ziya Paşa

Yunus Emre
.

.

.

Önemli Türkologlar :

Kaşgarlı Mahmut

Ord. Prof. Mehmet fuat köprülü

Ord prof. Reşit rahmeti arat

Ord. Prof. Zeki velidi togan

Prof. Dr . muharrem ergin

Prof. Dr. Zeynep korkmaz

.
.
.

Prof. Dr. Oktay sinanoğlu

Ziya gökapl

.

.

.

Türk bilim adamları içeriğini :

http://tr.wikipedia.org/w...%BCrk_bilim_adamlar%C4%B1

okuyabiliriz.

tabi burda sadece belli konularda yapılmış açıklamalar vardır. elbette 5000 yıllık tarihi, tarihin yapıtlarını, eserlerini bir kalemde yazmak mümkün değildir. ayrıca aklı selim bir insan, daha doğrusu kaşık tutmayı bilen bir insan diyelim, dünyada yer edinmiş, tarihi bu kadar uzun ve güzel, dünyada hüküm süren bir milletin, eserlerinin, yapıtlarının, tarihinin, eleştiriye ne kadar açık olduğunu bilir. eleştiri tabi ki olacaktır bilmedikleri için bilemezler, ne kadar büyük bir millet ki her zaman eleştirilebilir. çünkü her yerde izleri vardır. ayrıca unutulmaması gereken burda yer alanlar sadece belirli konularda ki insanlarımızıdır, spor, akademi, müzik, astronomi, tıpın dalları vs.. gibi alanların hiçbiri burda yer almamatadır. zaten onları da okumaya niyetli olmadıkları için bazı insanlar, insan diyorum onlar düşünür lakin düşünmeyen okumayanıda çoğaldı bunları bilmiyorlar.

unutulmayan dünyanın saygı gösterdiği en büyük türk :

mustafa kemal atatürk.

edit : editler gelecektir. acele etmeyiniz.

büdüt : editler kısa sürede giderilecektir. "wikipedia" çoğunluklu kaynak olup internetten feci şekilde yararlanılmıştır.