bugün

mangal yakmak

evet. akşamdan kalma etkilerini azaltma yolları adlı baş ucu eserinizden sonra, türk gençliğine yeni bir armağan daha... bildiğiniz gibi biz türkler bu işe çok düşkünüz. her bulduğumuz çimende mangal yapabilecek kadar keyfimize düşkün bir topluluğuz. mangal yapılan o birkaç saat boyunca bütün dertlerimi unutuyorum inanın. uzaktan kolay gibi gözükse de, her işte olduğu gibi, mangal yapmanın da çeşitli incelikleri, detayları, olmazsa olmazları vardır. öncelikle bu işi son derece geleneksel yöntemlerle yapmak her zaman ilk tercihimiz. yellemek için saç kurutma makinesi vb. gibi denyoluklara hiç gerek yok. bildiğimiz gazete kağıdının katlanmış halini kullanacağız. hatta bi arkadaşımın evinde, bildiğimiz piknik tüpünün ucuna takılan bir hortum, gaz basıncıyla alev püskürten bir mekanizmaya dönüşüyordu. kömürleri koyup, mekanizmayı ateşlediğimizde 5-10 dakika sonra bütün kömürler mangal yapmaya müsait hale geliyordu. dedim 'lan kaldır götür şunu hasta etme adamı. ihtiyacımız yok böyle şeylere. o kömürleri maşayla sağa sola bızdıklamadıkça yakmam lan bu mangalı. yakarım ulan kendimi!' dedim. işin şakası bir yana, oldskool metodlar kullanarak yakacağız bunu. elektrikli ızgara vs. seven adam varsa benimle barışık olamaz asla!*
işin en önemli kısımlarından biri mangalda yapacaklarımızın alınması... biz kanat, şişler, pirzolalar ve köftelerden oluşan bir menü yapıyoruz. dışarıdan soslu kanada genel de razı olmuyoruz. sosumuzu kendimiz yapıyoruz. sossuz kanat mangalda çok güzel olmuyor çünkü. hatırladığım kadarıyla 1 tatlı kaşığı yoğurt, domates salçası, 2-3 diş sarımsak, çok az sirke, kekik, acı biber, sumak ve nane karışımı kanatlara bulayınca bildiğimiz soslu kanat oluyor. aldığımız etler ne kadar yağlı olursa o kadar lezzetli olur arkadaşlar. et haricinde domates, biber közleyebilir, hatta mantar yapabilirsiniz. mantarların o sapları koparılıp atılır. çanak gibi olur hepsi içine kaşar, tereyağı ve biraz tuz konur. malzemeler üstte kalacak şekilde atılır mangala. içindeki malzemeler tamamen eridikten sonra ve mantar piştikten sonra inanılmaz lezzetli bir yiyecekle karşılaşacaksınız. çok abartmayın etleri. çeşitleme yapın. bu kısımlar tabii tercih meselesi.

mangalı güvenli bir yere, rüzgarı hesapladıktan sonra masanın üzerini dumana boğmayacak şekilde iyi bir lokasyona yerleştiriyoruz. içinde eski küller ve yanmış kömürler varsa kalabilir. eski mangallar daha iyi yanıyor nedense. yepisyeni, gıcır gıcır mangalları yakmak biraz daha zahmetli oluyor sanki. ya da benim bu eski takıntım yüzünden de bana öyle geliyor olabilir.

öğrenci pikniklerinde 'kanka ben süper mangal yapıyom' diye bi hafta önceden herkesi gazlamış bi zibidi bulunur genelde. o adam sözde mükemmel mangal yapacağı için, kimse düşünmez mangal işini. sonra piknik alanına gidince 'abi yanmıyo ya' abi olmuyo', 'ya kömürler dandik abi bi ara yakmıştım ben aslında' gibi bir çok bahaneyle piknik keyfini rezil eden bi adama dönüşür. zar zor ucu ucuna pişer etler. mangal yakılana kadar bir çok kavga edilir. herkes et çevirme sevdasına kapılır. etler illaki bi kaç kez yere düşer. hatta mangal bile devrilir. salak bi kız saçını yakar. mangalı eliyle taşıyayım diyen adam elini yakar. genelde aç kalırsınız, ya da pişmemiş et yersiniz. büyük ihtimal de o mangal yakılamaz ve piknikdeki bilen, uzaktaki başka gruplardan birinin yardımı istenir. mangala içki döken gerizekalı da illaki çıkar o grupta. 'olm şu biradan dökelim güzel yanar' der ve döktüğü gibi ateş söner dumanaltı olursunuz. o adama daa bira vermeyin, yemek-su da vermeyin. biranın içindeki alkol yanmasına yetmeyecek kadar azdır. votka dökerseniz yanar. ama alkolle mangal yapmak gibi bi aptallık hiç bi yerde yoktur neyse çok dağıldı konu. çok çeşitli yakma metodları vardır mangalı. ben kamp usülünü kullanıyorum. diğerlerini de pek bilmiyorum açıkcası. babadan gördüğümüzü uyguluyoruz biz. bir tam sayfa gazete kağıdını yusyuvarlak buruşturarak mangalın ortasına yerleştiriyoruz önce. gazete çok koymayın sakın. çünkü yandıktan sonra kağıtlar çok kül yapıyor ve uçuşma yapıyor. ayrıca gazete zehirlidir. ne kadar az malzemeyle yakarsanız o kadar iyi olur. gazetenin etrafına ise küçük çalı, çırpı ve ya tahta-dal parçaları koyuyoruz. bunların kuru olması çok önemli. piknik ortamlarında genellikle kuru gibi gözüken ağaç dalları konur ki hala içleri yaştır onların. yanmazlar ve duman yaparlar. unutmayın, mangaldan duman çıkıyorsa, sönen bir kısmı vardır. ateş duman yapmaz. dal parçalarını bütün gazetenin etrafına çadır gibi çevreliyoruz, dik şekilde yerleştiriyoruz. çalı çırpı bulamadıysak ya da şehir içindeysek, artık bütün kömür torpalarının içinden çıra çıkıyor. ince kıyılmış çam ağacıdır çıra. çırayı da güvenle kullanabiliriz, çok kolay yanarlar. çakmakla tutuşturabilirsiniz. tutuşma tamamlandı gazete de yandı. gürül gürül bi ateş oluştu. sıra kömürleri koymaya geldi. kömürleri satın almadan önce mangal kömürü olmasına dikkat edin. içinde çok kırıntı ve toz olmasın. çok küçük parçalar da işe yaramıyor. en az 5-6 büyük odunumsu kömür çıkmalı içinden. ilk etapta büyük kömürleri de gürül gürül yanan ateşe çalı çırpı koyduğumuz gibi, ateşin yandığı taraflara koyuyoruz. kömürlerin yanması biraz zaman alacak. ve bu esnada yandıkça sürekli yeni kömürleri ekleyeceksiniz. ne çok kömür, ne az kömür. bu biraz tecrübe işi. çok kömür koyarsanız, mangalın etlere hazırlanma süresi uzayacaktır. ayrıca gereksiz kömür ziyanına yol açacaktır. artı olarak, havayı daha çok kirleteceksiniz. kömürlerle besledik çocuğumuzu yavaş yavaş. artık ısısı iyiden iyice hissedilir hale geldi. bu esnada bir adet bira açınız ya da rakı koyunuz. keyfe dalınız. etlerin konulabilmesi için kömürlerin gri ve kırmızıya dönmesi gerekir, köz olacak yani. yanmamış siyah kısımları kalmayacak. çünkü ilk 30-45 dakika sürekli zehirli gaz salar mangal. köz haline geldikten sonra çok azalır gaz salınım olayı. zehirlenmek istemiyorsanız acele etmeyin. hepsi yansın. siyah kömür kalmasın.

kömürler yandı. ateşin ısısının yeterliliğini elle hissetme metoduyla ölçeceksiniz. elinizi ızgaradan iki karış yukarda tuttuğunuz halde 10-15 saniye zor dayanıyorsanız ateşiniz çok güçlü. yakarsınız etleri. çok da azalırsa ateş, ilk başta pişirecek gibi gözükse de, bi kaç ızgara sonra yetersiz hale gelir. bu sefer de yapacak bir şey yok. asla yeni kömür eklemeyin. tekrar yanmasını bekleyeceksiniz, bir çok zehirli gaz gelecek falan felan. ısı yeterli kıvama geldikten sonra, ortadaki kamp görünümlü ateşi maşayla mangalın içine yaymanız gerekiyor. eşit olarak yayın. genelde şimdi mi yaysak ateşi, yoksa biraz daha mı beklesek gibi düşünceler sarar. kömürler kıpkırmızı olduğu zaman ve siyah kömür kalmadığı zaman devirin çadırı. homojen şekilde yayın mangala.

ateşin ısısı da yeterli düzeyde. ızgarayı koymaya geldi. etleri koymadan 15 dakika önce ızgarayı boş olarak koyuyoruz. daha önceden kalan organizmalar varsa ölüyor, eski yağları yanıyor, ayrıca ısınıyor. bu işlemler gerekli. direk ızgarayı koyar koymaz etleri atmayın. boş ızgarayı 5-10 dakika kadar pişirdikten sonra dikkatlice kaldırıyoruz, gazete kağıdıyla siliyoruz. üstündeki yağları ısıtmadan silmek imkansız. gazete kağıdıyla sildikten sonra ortadan ikiye kesilmiş bir soğanla bütün tellerini bir güzel siliyoruz. bu da toksinleri öldürüyor eğer varsa. bi arkadaşımdan gördüğüm olay da, etleri koymadan hemen önce, ateşin üstüne bir kaç kaşık toz şeker atmak. o da göya ateşin zehirini alıyormuş. şeker atınca mavi bir alev ve mükemmel bi koku çıkıyor. pamuk şeker gibi...

etlerin ne kadar pişirileceği ise size kalmış. ben az-orta arası bi kıvamda seviyorum. yiyecek insanların ortak noktada birleştiği kıvamda pişirin. kanatların derileri kolay yanar. dikkat edin.her yüzü iki kez çevirecek şekilde tam pişirecek kıvama geldim artık. tecrübe işi bunlar ehemehe. etleri koymanın sırası yok. şişleri ızgaranın tellerine dik şekilde koyun. paralel koyulabiliyor dalgınlıkla ve bazen aradan ateşe düşebiliyor. ateşe düşen eti ordan alın. ben yiyorum vallahi* ama yemicekseniz de uzaklaştırın orda kalmasın. yağlı olduğu için alev alır çünkü. domatesler ortadan ikiye kesilsin. ilk etapta sulu tarafı ateşi görecek şekilde koyun. biraz piştikten sonra ters çevirin. bir daha ters çevirirseniz bütün suyunu mangala akıtırsınız. daha çevirmeye gerek yok. biber ve domatesin biraz yanmasında problem yok zaten kabuğunu soyacaksınız yerken.

pişenleri yakınlardaki bi tencere aktarıyoruz. sanki biraz iqsu düşük insanlara anlatıyor gibi hissettim*. napıyım. üniversitesi yeni bitmiş işsiz bi gencin boş bir yazısı olarak görün bunu. sıkılıyorum ulaan. neyse. bitti gibi. zaten açıktınız zil gibi. oturun yiyin anasını satayım afiyetle. canım da çekti bu arada. servisleri yaptıktan sonra mantarları atın. onların çevrilmesine gerek yok. başında beklemeye de gerek yok. siz yerken onlar pişsin. en son çerez olarak atarsınız onları ağzınıza. iyi mangallar diliyorum hepinize. aman yakmayın sağınızı solunuzu. ateşle oynamayın fazla*.
~~