bugün

türklerin cedleri ve ilk yurtları

*

orta asya dediğimiz, "büyük kadırgan" (kingan) dağlarından baykal havzasına, oradan altay dağları boyunca itil (volga) havzasına vararak hazar denizi havzası, hindikuş, pamiri, karakurum, karanlık dağlar uolu ile ve sarı ırmakla tekrar kingan dağlarına zanan çizgi içinde kalan mıntıka. buzul çağında buzla kaplanmamış olduğu gibi, iklimide bugünkünden çok farklı, yumuşaktr.

bu bölge içinde o devirlerde mongoloid tipte insanların bulunmadığı, sadece beyaz insanların yaşadığı ortaya çıkmıştır. mongoloidler daa sonraki fakat tam olarak bilinmeyen bir çağda ortaya çıkmışlardır.

bu bölgede yaşayan insanların beyaz ve dolikosefal veya brakisefal kafalı insan oldukları, bunların kendi içlerinde topluca yaşadıkları bölgeler mevcut olmakla beraber, orta asya içinde irtibat rahat ve mümkün olduğundan, birbirlari arasına sızdıkları anlaşılmıştır.

hayvan türlerinin zamanla küçülmesi ve dağ çayları vahalarında yerleşik kültürlerin gelişmesi zamanla iklim şartlarının kuraklığı doğru gittiğine işaret etmektedir. anau kültürü bu yerlekşme şeklinin bir örneğidir. bu kültürde insanlar yağışlar azaldığı içindağ sularından istifade ile sulu ziraat kültürüne geçmişlerdir.

ziraatin mi yoksa hayvancılığın mı daha önce başladığı hususunda değişik fikirler vardır. ancak yerleşik kültür tarımdan evvelde mevcut oldupuna göre (ırkuksk'daki malta istasyonunda bulunan yerleşik avcılık kültürü bunu kanıtlamaktadır) hayvankarı evcilleştirmek için gerekli olduğu kabul edilen yerleşik yaşama düzeninin tarımla başladığı iddaa edilemez.daha sonra ki devirlere ait bulgular genel olarak çobanlık kültürünün tarım kültüründen önce ortaya çıktığını göstermektedir.

hayvancılığın daha çok brakisefal, ziraatçiliğinde daha çok dolikosefal insanlar tarafından yürütüldüğünü gösterir bulgular mevcutsa da, bunların mutlak bir tekel şeklinde olduğunun idda edilemeyeceği anlaşılmıştır.

maden kültürünün gelişmesinde avcılık ihtiyaçlarının büyük rolü olduğu ve bu kültürün, madenlerin bulunduğu yerlerde daha kolay gelişebileceği düşünülürse, avcı ve çoban brakisefal insanların, madenciliği her bakımdan daha çabuk geliştirdiği neticesi ortaya çıkar. zira yerleşik tarımcıların madenciliği geliştirebilmeleri için her şeyden evvel yerleşilen arazide tesadüfen maden bulunması icab eder. niyekim anau 1'de bazı madeni eşyalar bulunmuşsa da, bir gelişme tespit edilememiş, halbu ki anau 2'de birdenbire ve bir geçiş dönemi olmaksızın gelişme görülmüştür. bu gelişmiş kültürün dışardan geldiği de bu sayede anlaşılmaktadır. sümer medeniyetini gözden geçirirken, maden kültürünü beyaz brakisefallerin getirdiklerini bilnmektedir.

orta asya'nın eski kültür merkezleri içinde maden bakımından en zengin ve madenciliğin en ilerlemiş olduğu bölgenin "altay" ve "baykal" bölgeleri olduğu bilinmektedir.

başta sümer ve mohenjo-daro olmak üzere, göç eden brakisefal toplulukların kurdukları yüksek seviyeli medeniyetler, bunların anayurtlarında da en azından aynı seviyede bir medenyitlerinin olduğunu kanıtlamaktadır.

zamanla brakisefal ve dolikosefal insanların çok geniş ölçüde birbirlerine karışması indo-avrupa topluluklarını ortaya çıkarmış ve iö. 3. binin sonlarına doğru başlayan göçler bu topluluklara mal edilmiştir. indo-avrupa topluluklarda brakisefallerin daha fazla bir ağırlığıda olduğu söylenmektedir.

çıkardığımız neticeler bunlardır. görüyoruz ki orta asya'da bir dolikosefali diğer brakisefal iki topluluk, birincisi daha ziyade tarımda ikincisi çobancılık ve madencilikte ihtisaslaşarak, henüz milletlerden ve ırklardan bahsedilmeyen devirlerin kültürlerini, yani medeniyetlerini temsil etmektedirler.

edit : kaynak : türkler ve türk devletleri tarihi. *

büdüt : istediğin kadar eksile. *