bugün

idam

normların oluşumuna bakmak lazım evvelada, ondan öncelikli olmamakla beraber değerlerin değerlendirilmesinde gözardı edilmemesi gereken gereklilikleri de es geçmeden rasyonal davranışların epiğinin dibine dibine vurmak icap eder bir ceza normatifliğini irdeleyip görüş beyan ederken. yoksa oku ezberden humanisttik hedonistçiliğin dogmalarını. ne olsa marjinallik üst sınırı liberal algıyla sınırlı dimi ülkemizde? he ya dogmalardan bahsederken nedense hep islam örnek gösteriliyor, hiç modernizmin dogmatiği yok...

toplumu algısındandan gayrı düşmemek için örfü değer alırsak; idam, mantık çerçevesinde gereklilik gerçeklendirmesiyle somut ceza hükümlerinin en pratiğidir ve evet olması gerekir net olursak. neden mi? ''zaten ölümlü dünya, herkez ölecek'' yüzeyselliğinde cevap verirsek açıklama gerektirmiş oluruz. yani idam ''kötülük'' barındıran bir anlam ve değer yüklenimi barındırmaz içersinde. sufi anlayış insan yaşam sınırlılığına değer vermez, hatta önemsemez, insanlardan da hayatı kutsamlarını beklmez. yaşam bir nedendir sonuç değil islam için. önemli olan allah'a yaklaşmaktır ki bu da ölümle yol bulur.

şimdi islam felsefesi'nin çok ufak bir bölümünden alıntı yaptık ve bunu neye bağladık? idam bir insana verilmiş ceza değil lütuftur. müslümanlara göre aslında...