bugün

michael jackson

Çocukluğumun ve gençliğimin ilahı. jackson five'la başladı. Ama ben onu billi jean ve beat it'la tanımıştım. Dayım sürekli olarak onun gibi dans etmeye, onun gibi hih hi demeye çalışırdı (zaten ona hayran olmamın sebebi dayımdır. ayaklarını sürüyerek geri geri gitme hareketini yaptığımdaki sevincimi değişemem.) trt'de erhan konuk'un onu çıkaracağını duyduğumuzda televizyona kilitlenirdik. Ama bezen çıkmazdı ve kahrolurduk. thriller'ın en çok satan albüm olduğunu duyunca dikkatimi çekmişti. sonra bad çıktı. yebi dans figürleriye. Paula abdul'ün onun dans hocası olduğunu öğrendiğimizde belki de hiç ilgilenmeyeceğimiz paula'yla ilgilendik. Dansları muhteşemdi. Onun sayesinde ahmet san'ın bile hayranı olduk. Çünkü onu ahmet san türkiye'ye getirecekti. star 1'deki reklamları aylarca sürdü (konserine gidemediğimdeki kahroluşumu unutamam.). Bütün şarkı sözlerini gençlik dergilerinden okuyup ezberlenirdi. inglizce bilmesen bile söylerdik bir güzel. Sadece yeni çıkan albümlerini değil geçmişteki albümleri de dinlenirdi. jackson five'daki I'll be there gibi. smooth criminal televizyona çıksın diye dua edilirdi benim gençliğimde. balck or white'ın dünyayla ilk kez aynı anda ülkemnizdeki gösteriminin olduğu akşamı hatırlarım. yemek yerken televizyonu arkama almıştım ve yemeği bırakıp ekrana kilitlenmiştik ailecek. Oradaki yüzlerin değişim sahneleri ilk kez uygulanan bir teknikti. parsa falan dönüşüyordu michael. nedense televizyona çok çıkarmazlardı kliplerini. gıcık olurdum. Yalnız cumartesi sabahları star veya teleon tüm kliplerini yayınlardı thriller'dan başlayarak. We are the word'ü michael'ı göreceğiz diye bakardık televizyona. oprah winfrey'in onunla söyleşi yaptığını duyunca umarım yaaınlanır dedik ve yayınlanınca bizler yine televizyonun karşısında pür dikkat michael'ı izliyorduk. Onun dirty diana'sını diana rosa adına yazdığını hep duyardık. Diana ross'a aşık diye bilirdik. Quincy Jones'la birçok çalışması vardı. slash'la give in to me'yi yaptıklarında çıldırmıştık. Who ist it ise unutulmazdı. Hele oradaki flüt sesi. Man in the mirror... Daha neler neler. Eskiden çocukları çok sevdiğini okurken çocuk tacizcisi olarak dava edilmesi bana çok garip gelmişti her zaman. bazıları da onu bu şekilde adlandırdılar. sanki kendi gözleriyle tanık olmuşlar gibi.

ne gariptir ki dün akşam cine 5'te filmi vardı. Reklamlarını birkaç gün önce gördüm. izleyeyim diye düşündüm. sonra dayım çağırdı ön odaya. o izliyordu. "Aman ya." dedim. Ne gariptir ki sabah da ölüm haberini aldım. Ne olursa olsun ilk başta söylediğim gibi benim ve benim kuşağımın ilâhıydı o. Umarım mekânı cennet olur.

NOT: Aslında anlatılacak çok şey var ama aklımda kalanlar bunlar.
NOT: Nedense onun bir gün madonna'yla evleneceğini düşünürdüm.