hindistan'ın hikayesi 4500 yıl önce inguş nehri vadisi'nde, hindistan'la asya kıtası arasındaki sınır vazifesi gören tepelerde ortaya çıkan karmaşık bir uygarlıkla başlar. bu uygarlık bin yıl boyunca söz konusu bölgede briketten evler yapmış, bakırı işlemiş ve bu gün hala çözülmeyi bekleyen piktograflarla dertlerini anlatmışlar.
sonraları, yaklaşık m.ö. 1500 lerde göçebe asyalılar -ariler- hindistan'a gelip yerleştiler. hindistan'ın yerlileri ile davetsiz misafirleri, muhtemelen ortama biraz düzen gelsin diye, uzun yıllar devam edecek olan kast sistemini kurdular. toplumu din adamları (brahman), savaşçılar (kshatriya), tüccarlar (vaishya), ve ameleler (shudra) olarak sınıflara ayırdılar. bu aynı zamanda hindistan'ın belkide ilk anayasalarından* biriydi. (*ecnebiler bunu "veda" diye adlandırmışlar. toplum düzeni için uygulanan ve tanrı tarafından gönderildiği iddia edilen kuralları içeriyor. türkçesini bulamadım aramaya da üşendim bilen varsa mesaj atsın düzelteyim)
sonraki birkaç yüzyılda ufak tefek imparatorluklar peydahlanıp kayboldular. adamlar bu imparatorluklar neden uzun soluklu olmuyor diye düşünürlerken kabahati dinlere bulup buduizm ile caynizm arasunda bir din uydurup adını da hinduizm koydular. 6.yy.ın sonlarına doğru önce persler sonra da aleksandır dı greyt (m.ö.326) hindistanı'ın üzerine yürüseler de indus'tan öteye geçemediler. bundan sonra hint uygarlığı doğuya doğru genişledi ve ganj nehrine kadar geldi.
3.yy.da eşkiya kılıklı bir hanedan bölgenin tamamına yakınını kontrol altına aldı. sonraları bu hanedanın en büyük hükümdarlarından biri olan ashoka şiddeti reddetti ve dini toleransı ön plana çıkardı. dünyanın dört bir yanına budist rahipler ve kültür elçileri gönderdi. lakin iyinin ömrü kısa olduğu için mi yoksa her devlet gibi bunların da sonu geldiği için midir bilinmez hanedanlık çöktü. hindistanın her tarafında dini liderler peydah oldu ve çok başlı bir yapı ortaya çıktı. ama hintliler bu karışık zamanlarda eski alışkanlıkları olan ticareti askıya almadılar. çin'den roma'ya kadar o günün dünyasında mümkün olan her devletle ticaret yaptılar ve kısa zamanda semeresini gördüler.
kushana hanedanı da 1.yy. gibi hüküm sürdü. fazla savaşkan bir hanedan olmadıklarından arkalarında anlatılacak pek bir şey bırakmadılar. yalnız bu hanedanın en önemli ismi kanişka, keşmir de bir budist konseyi kurdu.
4 yy. gibi, hindistan'ın klasik çağı olarak adlandırılan gupta hanedanı ortaya çıktı. matematikten edebiyata kadar bir çok alanda başarılara imza attılar. bu başarıları hunların dikkatini çekmiş olacak ki 6 yy. gibi gelip üstlerine çöktüler.
islam'ın bölgeye ulaşması 8 yy.da oldu. ama islam bölgede islam'ın kılıcı gazneli mahmud'un kuzeydeki krallıklara yaptığı akınlara kadar pek etkili olamadı. kılıcı güçlü olanın dini de güzel olurmuş, gazneli mahmud da çağına göre ileri bir askeri teknooji kullandığından islam bölgede yayılmaya başladı.
gazneliler'den sonra kuzey hindistan'ın hakimiyeti muiziddin muhammed'e geçti. torunları da delhi'de üç yüz yıldan fazla yaşayacak bir sultanlık kurdular.
babur was the great-grandson of tamerlane, who had destroyed delhi back in 1398. (according to reports, tamerlane left the city with "not a bird moving.") not to be outdone, babur captured and kept delhi, though his army was outnumbered nearly ten to one. so began the mughal empire, though it didn't really take off until 1556, when babur's 13-year-old grandson, akbar, took charge.
1398'de timur'un en büyük torunu babür delhi'yi yerle bir etti. (o zaman tutula raporlara göre hint ordusu babür'ün ordusunun on katı kadarmış. babür şehri zaptettikten sonra canlı bir kuş bile bırakmamış)
babür bu kadar cevval olmasına rağmen 13 yaşında tahta geçen torunu akbar dedesinin tam zıttı bir karakterde olsa gerek. bilgiye olan açlığını ve idari kabiliyetini moğolların askeri gücüyle birleştirince ortaya mükemmele yakın bir devlet çıkardı. mükemmel bir bürokrasi ve gelir planlamasıyla köylülerden vergi almadan devlet gelirlerini maksimuma çıkardı. hayatının sonuna kadar da 24.000 (yirmi dört bin) kitap biriktirdiği söylenir. dini toleransı da en üst düzeye çıkardığını söylemezsek sanırım haksızlık etmiş oluruz.
akbar'ın torunları tac mahal' i inşa ettiler. dedelerinin tıka basa doldurduğu hazineyi savaş harcamalarında tükettiler. babasını ve kardeşini katlettikten sonra tahta çıkan son moğol hüküdarından sonra yine bir taht kavgası başladı ve bunu fırsat bilen hintliler ayaklanıp hindistan'ı küçük parçalara böldüler. moğolların gölgesi hindistan'dan çekilince ortalık şüphesiz avrupalılara kalacaktı. lakin onu da yarın yazalım.