ferhan şensoy

entry511 galeri video6
    194.
  1. şu sıra darbesever gibi duran laflarıyla ünlü tiyatrocu amma biz onu gömmeye değil övmeğe geldik.

    darbeseverlik konusunda ya yanlış anlaşıldı ya da biri bizi kekliyor ya da durumu kurtarmaya çalışan biri var mutfakta ve içinden gemi geçiyor.

    durum, hrant dink gibi devlet planıyla bilinçli yanlış anlaşıldırıp, vurma planı yapanların ihbar edilişinin örtbas edildiği, vuranla da fotoğraf çekilmek için yarışıldığı bir duruma pek benzemiyor ama varsayalım ismail!

    ya da şöyle bir durum: varsayalım ülkesinde, zekasını kötüye kullanan, zekasıyla kendi ayağına kurşun sıkan, ülkenin bilincini ve bilinç altını estetik olmayan kötü politikanın estetik olmayan mesajlarıyla zehirleyen bir tiyatroncunun kendi geleceğini, gelecekte tiyatroda da politikada da adı ne yazık ki az anılmaya uygun ismail adlı bir dramaturga teslim etmiş olduğunu varsayalım; ki ismail dalgacı, ironik, umutsuz görünen umutlu bir şahsiyet idi aslında!

    nereden nereye...
    yanlış varsayımlar, yanlış karşıtlıklar, az okumalar, çok konuşmalar, geçmişle idare etmeler... ancak buraya kadar oluyormuş. meğer zekice sözlerin de bir sonu mu varmış ne!

    ama yine de hakkını yemeyelim, demokrat olunmadan da, darbesever olunarak da sanatçı olunabilir, olunabiliyor. örnekleri var. ezra pound kimdi? hatta wagner'in, nichtze'nin ne suçu vardı? balzac kralcı diye birden romanları değer mi yitirdi? bu harika örnekler arasına şensoy'u koymak insana zor da gelse... mizah yapmak için her cephenin sunduğu barutu ateşlemek için ismail'in küçük bir kıvılcımı yeterdi...

    tarih bilincine sahip olmamak, dinci diyerek yanlış bir varsayım yapıp birilerine çok kızıp sonra da papaza kızıp oruç bozmak, pireye kızıp yorgan yakmak; ego'yu militarizmle parlatmak, politikadan anlamadan sanatla politikayı karıştırmaya kalkmak; ki bunlar hatayı kaldırmasa da, olmadık kıvılcımlar barutu patlatsa da varsayalım ismail'e bir şans vermeli bu hayat! tepedeki çimenlikten daha çok hak ediyor belki de...

    aslında varsayalım ismail, zamanında iran islam devrimini anlatırken, şahları da vururlarken, o günün iran'ını anlamamıştı sanki; belki de kemalizm'in penceresinden, akbaba tarzıyla güldürmüştü bizi;

    varsayalım, bugün de "türkiye'de şeriat tehlikesi var, iran'a döneceğiz, darbe gerekir" derken yine ne bugün iran'ın geldiği noktayı, adım adım "şeriat'ten çıktığını, kendine özgü bir demokrasiye evrildiğini, ne de ülkemizin gerçeklerini, şeriata gidilmediğini, tersine modernite'nin dini teslim aldığını anlamış... sadece vasayalım.

    bu durumda, varsayalım ismail'e yine de bir şans vermek yakışır bize çünkü biz buraya ferhan'ı gömmeye değil övmeğe geldik!
    3 ...