bugün

tuvalette uyuyakalmak

kafası fazla güzel insanların başına gelen bir hadisedir.

ona değil, sana eziyet olur.
benim ne işim mi var orda? yok yok, düşündüğünüz gibi değil. durun anlatayım.

şimdi yanınızdaki eleman (kız-erkek fark etmez) bütün gece ne bulduysa içmiş, barda yığılmasın diye kolundan tutmuş, zar zor eve getirmişsiniz. bari bi kussun da rahatlasın dersiniz. siz demeseniz de o düşe kalka tuvalet istikametinde gitmektedir zaten. neyse açarsınız klozet kapağını, 'hadi kus' dersiniz. çoğu zaman kendi kendine kusmayı bile beceremez ya, diyelim ki becerebilecek durumda ve siz de kapının dışında bekliyosunuz...

bir süre öğürmesini dinlemek zorunda kalırsınız, iğrenç bi şey tabii ama sonra seslerin kesildiğini, lakin adamın hala banyodan çıkmadığını fark edersiniz ki o kısım daha beterdir. (siz de sarhoş olduğunuz için bu süre biraz uzayabilir.) kapıyı açsam mı açmasam mı, ya bi şey olduysa, düştüyse filan diye endişelenip açarsınız kapıyı. (bi de bunların kusarken kapı kilitleyen modelleri var, onlara değinmek bile istemem. neyse açıldı bizim kapı şimdi...) ve karşınızda işbu başlıkta bahsi geçen durum... klozetin üstünde (aynı zamanda kusmukların. maalesef.) üstü başıyla oturan, kafasını duvara yaslamış, o nasıl bi rahatlıksa üstüne bi de horlamaya başlamış güzel insan...

uyandırmayın, orda öyle uyusun, tutulsun her yanı diycem ama kıyamazsınız, dünyanın en zor işlerinden biri olan 'sarhoş insanı uyandırmaya çalışma' eylemini icra etmeye başlarsınız bu durumda ki, 'allah düşmanımın başına vermesin' denecek türden bir aktivitedir. başınıza gelirse de ben kolaylıklar diler kaçarım, sakın yardım filan beklemeyin. benim sarhoşlarım bana yetiyo zaten. *