henüz gerçekleşmemiş bir olay hakkında, gerçekleşmiş fakat sırlar içinde kalmış bir olay hakkında, bir kişi hakkında ya da dünyaya dair her hangi bir konu da kişinin iç güdüsel olarak tahminler yürütmesi, bilimsel veriye dayanmadan olacakları hissetmesi.
köpeklerde oldukça güçlü bulunan bu duygusal yeti, insanlarda da vardır. kimi insanın sezgileri daha güçlü iken kimisininki daha zayıftır.
sonuç itibariyle sezgiler, içgüdüsel olarak hissetme durumudur. sezgiler bilimsel verilere dayanmadıği için kişiye göre değişkenlik gösterebilir yani subjektiftir.
dünyada tahmini 2 milyar insan yaşıyorsa, her birine dünya ve hayata dair henüz gerçekleşmemiş bir konu üzerinde hissettiklerini söylemesi istenildiğinde pek tabiki bunların bazıları olay gerçekleşince doğru tutacaktır. ama belki bu doğru sezgiler 2 milyar kişide, 100 kişiyle belki1000 kişiyle, belki de milyon kişi ile sınırlı kalacaktır.
bu açıdan bir değerlendirme yapılacak olursa sezgi her zaman doğru veriyi elde etmek için sağlıklı bir yöntem değildir. ancak devede kulak ebatlarındadır. böyle bir ihtimale bağlı kalınarak hayatı bu doğrultuda yaşamanın hiç bir anlamı olmayacaktır. zira gerçekleşecek olan nasıl olsa gerçekleşecektir. aslolan bilimsel verilere dayanarak akılcı çözümler üretebilmedir. akılcılık ilerigörüşlülük iken, sezgicilik öngörüdür.
(bkz: permütasyon)
(bkz: olasılık)
(bkz: altıncı his)
(bkz: durugörü)
(bkz: kalp gözü)
(bkz: vs)