beşiktaşımızın şampiyonluk yolunda altın değerinde bir 3 puan aldığı karşılaşmadır.
ilk yarısı itibari ile sn. mustafa denizli'nin herkesi şaşkına ceviren kumarvari kadro secimi sayesinde 2. dakikada bomboş pozisyonda malup duruma düştük.
ta ki ilk yarının sonuna kadar aynı saçma futbol devam etti beşiktaş'ta bugun.
yemin ediyorum, bugun beşiktaş'ın ilk yarıdaki dizilişini çözebilecek bir adam varsa onu ntv 90 dk'da haşmet babaoglu'nun yerine oturtacağım. bu nasil bir diziliş, ne saçma futboldur anlamadım. tek forvet bobo gibi gorunup ernst'ü forvete sürmecilik mı istersin, yoksa erkan zengin'in taç çizgisi üzerinde 5 m'lik alanda oynadığı mantık dışı futbolu izlemecilik mi?
vallahi ben adlandıramadım bunu ama olsa olsa bu futbolun ismi "şampiyonluk yolunda macera aramacılık" olurdu.
allahtan ikinci yarı paleface'in attığı sms mustafa denizli'ye gitmiş ki kurt hoca hatadan erken dönüp -ki ertugrul'dan en büyük farkı bu- cisse ile erkan'ın yerine holosko ile ugur'u oyuna sürdü. işte o zaman beşiktaş savruk oyun duzeninden kurtulup kocaeli'nin iki stoperini şamar oglanı gibi dovmeye başladı. holosko'nun diri goruntusu, ernst'in dönen toplara ilk yarıya nazaran daha kaliteli hamleleri ve ugur'un orta sahaya kattığı dinamizm ile beşiktaş kocaelispor üzerine, tabiri caiz ise vicdan azabı gibi çöktü.
o dakikalardan bir tanesinde beşiktaşımız bir penaltı kazandı. ama inanın bu penaltıyı bülent yıldırım'ın çalması akıl işi degildi. bir an için "günah çıkarıyor" dedim lan! ama defalarca izlediğimde gördüm ki altıpas içinde arka direkte bomboş duran bobo'ya giden net bir topu istem dışı da olsa dirsegi ile kesmişti. bunun ismi de net bir penaltı idi!
"yok sadıkov dirsegini gotune mı soksaymış?", "yok anam pozisyon icabı çarpma" felan anlamam hemşerim! aç premier ligi izle. bu tip pozsiyonların alayına penaltı üfluyorlar. hem de kasıt unsuru olursa kart ile cezalandırarak. bunun affı yok. futbol içinde olmayan bir organ ile gollük topu keseceksin, sonra da kolumu nereme sokacaktım? yok öyle bir aşk!
hele şampiyonluk yolunda maçın belli dakikalarında kötü oynasa da oyundan asla düşmeyen ve fiziki acıdan rakibinden kat be kat üstün olan bir takımı şerefli ikincilik geyikleri ile eleştirmek hiçbir güzide kulübümüzün taraftarına yakışmamaktadır. hele ki kendi evinde bu takımdan 5 yemiş isen!
zira daha yeni şerefli ikincilik formaları ile şampiyonluk kutlamış iken hak ederek kazanılan bir maça zırlamak(!) şık durmamaktadır.
uzun lafın kısası sahadaki kocaelispor bu mucadelesi ile alkışı hak etmiştir. ama alkışa 3 puan vermiyorlar ne yazık ki! taner gülleri'nin sakatlığı da umarım ciddi degildir.
şimdi bir beşiktaşlı olarak haklı galibiyetimi 2 sekerli açık cayımla kutluyor ve haftasonu oynanacak derbi maçını sikimi taşşagımı yaya yaya izlemek istiyorum...
