türkçe sakız gibidir . çeksen ta parise uzar patlatsan yüzüne yapışır sözünün söylenme sebebidir.
misal;
padişah bir sümbülzade vehbi efendi'ye "bana öyle bi şiir yaz ki birinci dizesinde seni kılıçtan geçirmek isteyeyim, ikinci dizesini okuyunca birincisini mazur görüp seni affedeyim."
demiş ve bunun üzerine şair şu şiiri yazmıştır türkçe nin esnekliğini en güzel şekilde kullanarak:
azmi hamam edelim sürtüştürem ben sana
kese ile sabunu rahat etsin cismi can
le ü şarap içirep ıslattırıp ıslattırıp geçirem
parmağına yüzüğü hatem-i zerderahşan
eğil sokayım iki tutam az mıdır
lale ile sümbülü kahkülüne ey nevcihan
diz çökerek önüne ılık ılık akıtam
bir gümüş ibrik ile testine abı revan
salınarak giderken arkandan ben sokayım
ard eteğin beline, olmasın çamur aman
öyle bir sokayım ki kalmasın dışarda hiç
düşmanının bağrına hançerimi nagihan
eğer arzu edersen ben ağzına vereyim
yeter ki sen kulundan lokum iste her zaman
sen her sabah gelesin ben vehbi'ye veresin
esselamı aleyküm, ve aleyküm selam..