bugün

samimi olunmayan arkadaşın evinde misafir olmak

başlığa baksana bi. tam şey gibi di mi, hani açıklama yaparak girersin ya, "ulan 75 farklı kombinasyon denedim, hepsinde 50 karakter sınırını aştı. sözlükte miyiz bir kelime bir işlem'e mi katıldık amınayim? hem yıllardır trt'de devam eden bir kelime bir işlem'in ikramiyeleri hangi fondan ödeniyor lan? benim cebimden çıkmıyor mu olm bunun parası? ben mecbur muyum sayıştay üçüncü daire'den emekli bi herife allah'ın günü 752 türk lirası kazandırmaya? hem bu nasıl bir herif ki verilen 2-5-8-11-ünlü-ünsüz malzemesiyle 926 sonucuna ulaşabiliyor? dört işlem yapacaksın it, faktöriyelle mi çözdün, "i kare eşittir eksi bir" düsturuyla mı sayıları karmaşıklaştırdın anlamadım ki ben seni arkadaş? bırak oğlum kotancantı, la bırak." dedikten sonra, "her neyse dostlar, başlığın aslı şu olacaktı" diye de eklersin ya. eklemez misin? hangisine hayır dedin anlamadım ki.

neyse, harbiden başlığın aslı, "öyle çok muhabbetinin olmadığı, belki arkadaşının arkadaşı olan bi herifin evine bi sebepten ve de mecburiyetten misafir olmak" olacaktı, sonuç bir yaklaşık çıktı. ayrıca o tırnak içindeki yazıya "-tır" diye bi şey ekleyince tanım oluyor aynı zamanda, sakın heveslenmeyin etimesgut zırhlı gammaz birlikleri, sakın! akbabalık yapmayın olm. ben seni gambazlıyor muyum? he? canbaz seni. ergün penbe.(ulan gammaz'ı bilerek yanlış yazdığımı göstermek için ne sündürdüm be. iyice sevgilim gibi oldunuz lan, her bokun hesabını veriyoruz)

mevzuya geçelim abi. ya vize öncesi not almak için gitmişsindir evine elemanın, içeri buyur etmiştir nezaketen, sen de nezaketen girmişsindir ya da ne biliyim mevlüt vardır beleş kıymalı pide ayran cebellezi etmek için dayanmışsındır elin herifinin kapısına falan; yani bi sebepten o yabancı herifin evindesindir. konuşacak bişey bulaman, ailesiyle ne sıfatla tanışacağın belli değildir, resmen çıban gibi sivriliverirsin o evde. ha bi de benim gibi bahtsızlık bayrağını her sabah 6'da göndere çekmekle yükümlüysen, sıçmışındır. anı var lan anı heheh, dinliyon mu? bak biliyosan anlatmıyım.

lisenin başındayız hacıbaz, 6-7 kişi okuldan kaçızladık, ne yapsak ne bok yesek diye düşünürken, o 6-7 kişi arasından; aynı ortamda takıldığımız ama fazla samimiyetimin olmadığı eray diye bi herifin evine gitmeye karar verdik. gayet taşaklı, kayseri'nin zenginlerinden bi arkadaş, vardık gittik evine. üstelik de evlerinin alt katında bizim evin halleri mi, ferhunde hanımlar ve onun sahte yüzleri mi, bi dizi çekiliyor, saçma da bi ortam yani.

girdik eve, tabii hareketli adamız o zamanlar, çabuk adapte oluyoruz ortama, kahkaha muhabbet gırla. arkadaşımın odası üst katta, evde bir tek arkadaşımın ablası var (kendisi ta o zaman tıp okuyordu, şimdi muhtemelen ruh ve sinir hastalıkları hastanesi'ndedir, yalnız hasta olarak mı doktor olarak mı onu şeyapamıyorum şu an). evde bir tek arkadaşımın ablası var-mış demem daha doğru aslında. nedense, bir şımarıklıktır gidiyor, alt kata inen o ahşap, cila dolayısıyla son derece parlak/kaygan görüken merdivenlerde kayma isteği doğdu biz tek katlı evde yaşayan insan evlatlarında. takımımın ve kendimin ikinci kayışında kafamı sol tarafa çevirmemle, bir çift hayret eden gözle karşılaşmam bir oldu.. şimdi anladın mı o "-mış" ekinin görevini? bakın dersanedeki hocalara o kadar paralar bayılıyorsunuz, hangisi benim yöntemlerimle anlatabiliyor dilbilgisini? he mi? neyse baba, ben merdivenleri götümün üstünde tek tek inerken, her basamakta ablamızın boyuna 15 santim daha yaklaşıyordum. sağolsun, anlayışlı insan çıktı, görmezden geldi, "eraycığım ne yersiniz ne yapayım?" sorusuyla suni bir gündem de yarattı üstelik.

ablanın eray'dan "tost yap" cevabı alması üzerine oturduk mutfak masasına 7 kişi, bekliyoruz. kaşarlı tostlarımız tabaklarımıza konulurken, tahtını siktiğimin eray'ı da önümüzdeki bardaklara coca cola light doldurmakta idi. fakat kendisi, normal şartlar altında sağ elini kullanıyor olmasına rağmen, nedenini çözemediğim bir şekilde sol eliyle şişeyi tutuyor, üstelik benim koordinatlarım ise eray itinin sol tarafında yer alıyordu. yani o kolanın masaya, üzerime, tabağıma, daha açıklayıcı olmamız gerekirse önümdeki bardak dışında herhangi bir yere dökülmemesi için hiçbir sebep yoktu. kendisini, "eray dökücen bak abi onu sol elinle tutuyon, ben bi de ters tarafındayım ona göre. eray ben asabi adamım eray" şeklinde uyardıysam da, ev sahibi olmanın verdiği özgüvenle gerçeğe kulaklarını tıkıyordu. aradaki sahneleri atlayıp hemen neticeyi belirtecek olursam, yaklaşık 10 saniye sonra önümde duran nar gibi kızarmış kaşarlı tostum, bir tabağa komple coca cola light doldurmuş, keyifle yüzer halde beni dikizliyordu. ben daha olayın şokunu atlatmamışken, arkadaşlarım paylaşmamak için o efsane tostları iki saniyede gövdeye indirmişlerdi.

gerginlik tabii ki bununla da bitmiyordu. anlayışlı ablamız, tostumun ıslandığını görünce bana yeni bir tost yapmaya karar verdi ve bu esnada masada bulunan bütün dostlarım tostlarını bitirmiş ve üst kata, yani eray'ın odasına doğru çoktan yola koyulmuşlardı bile. bense, ayıp olmasın diye yanımda dikilen, zerre samimiyetimin olmadığı eray, ve onun ablasıyla başbaşa kalmış, bi an önce tostu yiyip siktir olup gitmek istiyordum. hatta tost most da istemiyor, sadece, evet sadece siktirmek istiyordum.

herifle nasıl bi kopuk iletişimimiz varsa, tostu on dakikada mideye prekazi edenece bana, yani cengiz kurtoğlu dinleyen herife deep purple'ı övdü durdu pezevenk.

hadisenin üzerinden 10 sene geçti, liseden mezun olduktan sonra bir allah'ın günü görmediğim itle lisedekilerle buluştuğumuz bi içki masasında takılmak mecburiyetinde kaldım. ve inan her dakika, lan bana ne kadar uzak hayatlar var be dedim.

- eray olum iyice kararmışın lan?
- evet abi yaa, ağrı'daydım, dağa tırmandık abi, rehberlik yaptım, karda yandık abi yaa.
- (seni rehber edinen medeniyet çöker be dürzü) hee iyi bakalım. saçlara rasta olayı he?
- evet abi ya. rasta ya. abi ot var mı ya ot? ha? takılalım abi ot olayı. kafam açılmasın abi ya.
- sabır... yok sevmiyorum ben pek. biradan şeyapıyoruz, hani muhabbet edelim içelim hesabı, bak toplanmışız kaç sene olmuş.
- abi ne birası ya, tıssıh, bira içiyo adamlar ya, hamallık abi ya sizinki ya.
- eeeeh yaa çekip durma lan. duyabileceğim yerlerde sopa istiyorum deme eray. götünü pergellediğim. kim çağırdı bunu lan?

***

- sayın vaudeville for vendetta, çok uzun yazıyorsunuz. sanıyor musunuz ki okunuyor?
- vay ben senin bakış açını genişleteyim.
- buradaki ergenlere ve üniversite gençliğine hikayelerinizi anlatıyorsunuz. peki, nasıl bir tatmin peşindesiniz?
- hayat pencerenden gireyim senin, it.
- ayrıca entrylerinizde tanım yapmıyorsunuz!
- oğlum seni çok değişik döverim lan.