bugün

cezmi ersöz

yıllar once bursa'daki bir imza gününde gerceklesen olaydır.
hanna kisisi genctir, ergendir, ogrencidir ve parasizdir. sevdigi yazar gelecek diye cicekciden cicek almak istemistir ve parası bir tek kirmizi karanfile yetmistir. ssk hastanesinin karsisindaki o cicekci kadin karanfili herhangi bir suslu ambalaja bile sarmamistir.nalbantoglu'ndaki imza gununde siranin kendisine gelmesini beklerken orta yaslı bir hanimin oldukca gosterisli bir demet beyaz gulle yazara yaklastigini gorur, kadin yazari sapur supur oper ama yazar pek orali olmamistir. sira hanna'ya geldiginde iki kitabi birden uzatir yazara aralarinda su konusma gecer;
c.e- (basini kaldirmadan)her ikisi de sizin mi?
h-evet, (kılıfsız kirmizi karanfili uzatarak) bu da sizin, der.
yazar basini kaldirir ve hanna'ya bakar, tanir, o bursadaki imza gunlerini hic kacırmayan kizdir. imzaladigi kitaplardan birine "yine kirmizi bir karanfil gibisin, oylesine guzel, oylesine yakıcı" digerine de "senin gemin camdan sevgili, sen herkes gibi gizlenemezsin" yazar. zaten kendisine uzatilan hiçbir kitaba diger bir kitaba yazdigi cumlelerin aynisini yazmaz.
o gunden sonra cezmi ersoz benim ergenligimdeki her aninin icindedir cunku cok okudum. ilk askimda, ilk aglayisimda... lakin ne zamanki cizgisini asamadigini ve sizofren aska mektupu gececek bir kitap yazamadigini anladım, okumayi biraktim.