Çokça müdahele edilmiş ve çoğunlukla esin edebiyatçısını yücelten bir okuyucu kitlesine sahip olan türk edebiyatı'na göre elbette daha kişiliklidir. Büyük coğrafyasına rağmen * farklı merkezlerinde farklı insanların aynı sorunların gölgesinde yaşaması, geleneklerin toplumu zorlayıcı olmasından çok topluma eşlik edici olması, bir çok farklı özelliğe sahip sanatçıların özünde temel niteliklerde benzeşen eserler üretmesini sağlamıştır. Bu eserlerin birbirine benzeyen yanlarına rağmen Rus edebiyatında asla bir tekrarlama olmamıştır. belki de Rus okuyucusunun niteliksel ayrımı sayesinde tekrar eserler silinip günümüze sadece en iyi yapıtlar ulaşmıştır.
Rus edebiyatında özgünlük; biçem, üslup ya da hikeye ile değil belki de ideal bir biçimde yazar ve şair kişilikleriyle sağlanmıştır. Bilim ne kadar tarafsızsa o kadar taraflı olması gereken edebiyat, rusya'da kendine yeni bir soluk bulmuş ve bu ülkenin temeline kadar işlemiştir.
Günümüzden yüzyıl önce dahi insanlarını bireyselcilik ve aşka * özlemle kuşatan şehir St. petersburg, başyapıtların zemini belki de destekleyicisi olmuştur. iyi bir eğitim alan Rus insanı, çağının ve hatta önceki çağın sorunlarını kavramış çözüm yollarını kısmen bulmuş ve bunu ortaya dökme için belki de en bireyselci sanat dalı olan edebiyatı kendine kılavuz etmiştir *. edebiyat bu kılavuzluğunun karşılığında kendini yüceltmiş, bir sürü dehayı bünyesine katabilmiştir. Belki de nietzsche'nin söylediği gibi büyük ölçüde iklimsel koşullardan dolayı rus insanı melankolik bir yapıya sahiptir. Bu melankolik yapı sayesinde rus soyluları ve halk arasında edebi eserlerden bir köprü kurulmuştur. Bu köprüyü oluşturan eserler derin anlamlar taşıyan ama o anlamları göremeyenleri de ezmeyen yapıya sahip aşk romanlarıdır. Bu köprünün bir faydası da edebiyatın halktan sürekli beslenmesi, ve yazının başında belirttiğim gibi nitelikli okuyucu kitlesi oluşmasıdır.
Rus kültüründe kitap okumak ve mektuplaşmak büyük bir yer tutmaktadır, bu konuyu en çarpıcı biçimde gözümüze sokan ise ivan Gonçarov'un oblomov'u dur.
Rus edebiyatının tüm bu kazanımları onu dünyada saygın bir yere oturtmuştur. yüzyıllar geçse dahi okunacak tazelik ve çekicilik arzeden eserler bir dünya mirasından çok rus mirasıdır.
Türk edebiyatında da izdüşümleri görülen bu eserlerden en ağır şekilde esinlenen yazarlarımızdan birisi de Sabahattin ali'dir.
Türk edebiyatı'nın bir rus edebiyatı gibi markalaşması için; öncelikle kendi özgünlük mekanizmasını çözmesi, ardından da okuyucuların esinlenme makinaları yazarları elemesi gerekmektedir. Bunların gerçekleşmesi içinse edebiyatı sürekli sansürleyen ve yer altına iten bazı eğilimlerin kırılması gerekmektedir. Yine de bu çağda bile paylaşımcı bir yapıya sahip olan türk yaşayış tarzı asla edebiyata yeteri kadar önem verilmesini sağlamayacaktır.