-ay efendim imanın, tanrı inancının, kanıtla ne alakası var? iman edenin içindedir o, kanıta mı gerek var? kanıtla iman mı olur?
bu ironiye hastayım.
2) beni 20 yıllık ateizm yaşantımdan koparmak için tonlarca arguman sunanların nasıl da kıvırdıgını izlemek muhtesem. hayır o kadar muhtesem bir din ki, iki kişi tam olarak aynı seye inanmıyor.
sen inanmak icin kanıta gerek olmadıgını soyle, ama inanc guclendirmek icin kanıta basvur. sonra 'sen artizlik için ateizsin syme'.
3) ilk olarak derler ki, din sorgulanabilir bir seydir.
burada 1. ve 2.şıkları anlatırım bir guzelce. ya da kuran daki 'kadın'la gunumuzdeki kadının bir olmadıgını, feminizmi ve tanrı öldüyü anlatırım, inanç dolu arkadasıma.
-din sorgulanabilen bir sey degildir. yani...
biliyorum. sorgulama özgürlügün bir yere kadar. ama bunu henuz sen bilmiyorsun. o kadar sinirlendirdim ki sizi, içinizdekileri o kadar acıga cıkardım ki, bazı seyleri tanrıtanırlardan daha iyi biliyorum, hatta pek cok din argumanını daha iyi savunur hale geldim.
4) neden ateizsin syme?
-inanmadıgım icin degil, insanlara sorgulatmak istedigim için ateizim.
5) beni inandırmak istiyorsan daha duzgun seylerle gel. o kitapta senin kacırdıgın detayları biliyorum. sana oyle bir sorgulatacagım ki, teizmden baska yere kacamayacaksın.
6) bir şeyin kanıt olarak kabul edildmesi için, kanıt olarak gösterildigi ortamdaki entellektuel seviyeye hitap etmesi gerekir. bir sey benden aşagıdaki seviyede bir varlık için kanıt olabilir. ama benim seviyeme cıkamadıgı için kanıt olarak göremem, yanlıs dusunuldugunu soylerim. aynı sekilde, benim için kanıt olan bir sey benden daha zeki bir varlık tarafından 'yanlıs' olarak tanımlanır. yani her kanıt, alaşağı edilebilir haldedir. ta ki bu kanıtlar 'tanrı'yı görme seviyesine kadar gider. tanrı goruldugu zaman kanıtlanmıs demektir. oysa zaten sorun tanrı nın olup olmadıgıdır.