Bundan tam on beş sene önce, üniversitede moleküler biyoloji ve genetik bölümünde okuyan bir arkadaşımızın tüm okula dağıttı yazısı. Olduğu gibi aktarıyorum:
Değerli güzel kardeşlerim, bu kısa dünya hayatındaki arkadaşlarım
içi insan sevgisiyle dolu olan şu kardeşinizin sesine kulak verin.
içinizde bulunan her hücre, içindeki her detay ile evrim teorisini yalanlar. Peki neden?
Hücrelerinizdeki makromoleküller, proteinler, enzimler, DNA, şeker zincirleri, yağlar ve bütün farklı ve gerekli çeşitleri, metaller (bakır, demir, çinko, Mo vs)
-Bunların sentezlerinde, yani yapımlarında yüzlerce enzim ve protein yer alır
-Hücreye girişlerinde tanıma sistemleri, onlara özel hücre kapıları
-Hücrede bu maddelerin miktarını kontrol eden sistemler ve eksildiğinde alarm veren sensör proteinler ve moleküller
-Değişen ortam şartlarını algılayarak yeni miktarlarını tayin eden ve üretim/sentezleme sistemini ona göre değiştiren sistemler
-Fazlalıklarında depolama sistemleri
-Gerektiğinde tekrar yıkımını sağlayan sistemler
-Bütün yapısal bilgilerinin DNA'da kodlanması
-Hücrede nerede görev yapacaksa oraya yönlendiren posta temin sistemi ve onu anlayacak etiket sistemi ile işaretlenmesi
-Bu makromoleküllerin yapılarının üç boyutlu görünümlerinin sürekli monitör edilmesi
-Bu yapılardaki bozulmalar şartlarına göre onlarca, yüzlerce, binlerce bileşenenin olduğu yapıların el ele, çok şuurlu bir iş yapmaları ile sizler varsınız.
Bu sistemlerin ne işe yaradığı, nasıl çalıştığı, bu sistemlerde yer alan parçaların ufak bir değişiklik halinde fonksiyon kaybının incelenmesi ile anlaşılır. Bunlardaki hasarlar, hücreleri evrimleştirmez. Kusurlara ve ölümlerine sebep olur. Zamanla da bu eksiklikler giderilmezler. Zamanla yalnızca kayıplar artar.
Kimilerinin iddia ettiği gibi kademe kademe, ihtiyaç duyuldukça eksik parçaları tamamlanmaz bu sistemlerin. Bunların yokluğunda ihtiyaç oluşmaz, sadece ölümler ve kayıplar gerçekleşir.
Örneğin sadece protein üretiminde, yani:
-Kodlanmasında
-Koddan kopya molekülün (mRNA) üretiminde
-mRNA'nın taşınmasında ve işlenmesinde
-Ribozomda (kendisi de proteinlerden oluşur, protein zincirlerinin oluştuğu yerdir)
-Ribozomdan sonraki değişiklik yapan sistemlerde (şu ana kadar 1000'den fazla çeşidi tespit edildi)
-Proteinlerin katlanmasında
-Katlanan proteinin gerçekten düzgün katlanıp katlanmadığını kontrol eden sistemde
-Üretilen proteinleri elden ele görev yerine taşıyan sistemlerde
-Tam görev yapacağı yerde ek şekil değişikliği yapan sistemlerde
gibi çok sayıda başka sistem yer alır.
Nitekim bilimsel araştırmalar, bütün bu parçaların zamanla bozulma miktarlarını ortaya koyar. Örneğin kimi proteinlerin dakikalarla, kimisinin özel şartlarda saatler, günler, aylarla belirtilen, yarı ömürlerini gösteren tabloları vardır. Yani gözlemler, makromoleküllerin zamanla bozulma hızlarını verirler, bu yapılar zamanla daha mükemmel hale gelmezler.
Buna sizler de şahitsiniz. Ölen her insanda, her canlıda, normalde olması beklenen bu olaylar gerçekleşir. Bütün bu makromolekülleri zamanla bozulur ve çürürler, daha mükemmel hale gelmezler.
Adeta bir mucize gibi olan hayatınızı yaşarken de, bütün bunlara karşı, içinizde çok büyük bir özenle, sürekli bozulmaya karşı korunursunuz. Çok sayıda protein DNA'lardaki proteinlerdeki hataları tespite çalışır. Çok sayıda protein de bunları tamire çalışır. Neyin sizin için doğru, neyin sizin için zararlı olacağını nerden bilsinler? Nasıl olurda benzerini hiçbirimizin yapamadığı, şu an planlayarak dahi yapamadığımız bu işleri, gözle göremediğimiz moleküller yaparlar? Aşırı üstün bir teknoloji bu. Kimi proteinlerin nasıl çalıştığı, on yıllarca süren bilimsel çalışmalar neticesinde ortaya çıkartıldı. Şekilleri, reaksiyonlar sırasındaki şekilsel farklılıkları, hangi aminoasit hangi sırada, neden o sırada, kritik ara aşamalar arasında görevi nedir, yapılarındaki metallerin görevi nedir, ne şekilde katkıda bulunur, proteinin o ilgili bölümüne nasıl yerleştirilir? Bütün bunlar çok ama çok ince detaylar gerektirir.
Değerli dostlarım,
Tesadüf, ihtimaller, stochastic processler, chaos gibi kendinden habersiz, sadece bizim adlandırmamızla tanımlanan isimlendirmelerin neticesi değilsiniz. Her biriniz çok büyük bir özenin, sanatın ve güzelliğin yani Allah'ın yaratmasıyla varsınız. Bu ise çok güzel ve özeldir. Gerçeği arayan dostlara sesleniyorum. Samimi, vicdani fikirlerinize sesleniyorum.