Soru: Risale-i Nur’un, islam davasındaki rolü nedir ve neden bu kadar etkili olmuştur?
Cevap: Risale-i Nur, iman hakikatlerinin savunulması ve ispat edilmesi noktasında çağımızın en büyük eserlerindendir. Modern dünyanın şüpheci aklına, pozitivizmin karanlığına karşı, islam’ın nurunu akıl ve kalp ekseninde yeniden yükselten bir tefsirdir.
Etkisinin sırrı, üç temel unsurdadır:
Muasır Düşünceyle Bağlantı Kurması: Risale-i Nur, Batı’nın felsefi ve bilimsel iddialarını dikkate alarak, bunlara islam’ın penceresinden cevap verir. Üstad, iman hakikatlerini, modern insanın anlayacağı bir dilde anlatmıştır. Fen ve felsefeden delillerle desteklenen bu yaklaşım, onun eserlerini sadece bir manevi rehber değil, aynı zamanda entelektüel bir meydan okuma hâline getirmiştir.
Kalbi ve Aklı Dengede Tutması: Üstad, insanı yalnızca aklıyla değil, kalbiyle de ele almıştır. Risale-i Nur, akıl yürütme metotlarını kullanarak iman hakikatlerini ispat ederken, aynı zamanda insanın kalbine hitap eden bir sıcaklık taşır. ilimle marifetin, tefekkürle teslimiyetin sentezidir bu.
Zamanın Ruhuna Hitap Etmesi: Üstad, Osmanlı’nın yıkılışından Cumhuriyet’in ilk yıllarına kadar geçen çalkantılı dönemde, imanın kurtuluşunun toplumsal kurtuluşun ön şartı olduğunu fark etmiş ve bu doğrultuda eserler vermiştir. Risale-i Nur, yalnızca bireysel bir manevi kurtuluşun değil, bir toplumun yeniden ihya edilmesinin anahtarıdır.
Soru: Üstad Bediüzzaman’ın mücadeleci kişiliğini detaylandırır mısınız?
Cevap: Üstad’ın hayatı, tam anlamıyla bir direniş ve sabır destanıdır. Onun mücadelesini anlamak için birkaç ana başlığa değinmek gerekir:
Fikrî Direnişi: Üstad, dönemin materyalist ve pozitivist zihniyetine karşı, islam’ın fikrî üstünlüğünü savunmuştur. Materyalizm, vahiyden kopan aklın çöküşü demektir. Bediüzzaman, Risale-i Nur’da bu kopuşu ilmî ve aklî delillerle çürütmüştür.
Zindan ve Sürgün Çilesi: Onun mücadelesi sadece fikir planında değil, fiziksel şartlar altında da devam etmiştir. Zindanlar, sürgünler, mahkemeler… Bunların hiçbiri Üstad’ı yolundan döndürememiştir. Onun şu sözü, bu direnişin sembolüdür: “Zindan, bizim için bir medrese-i Yusufiye’dir.” Zulmü, hakkın tecellisine vesile olarak gören bu bakış açısı, onu bir fikir kahramanı yapmıştır.
Toplumu Uyandırma Gayreti: Üstad, sadece bireysel bir kurtuluşu değil, bir toplumu uyandırmayı hedeflemiştir. Risale-i Nur, yalnızca bir tefekkür kitabı değil, toplumu harekete geçirecek bir uyanış manifestosudur.
Soru: Risale-i Nur’un islam düşüncesine katkıları nelerdir?
Cevap: Risale-i Nur, islam düşüncesine hem metot hem de içerik açısından katkıda bulunmuştur:
Delile Dayalı iman Eğitimi: Risale-i Nur, islam’ı sadece bir teslimiyet dini olarak sunmaz; aynı zamanda aklî delillerle ispat eder. Bu, islam düşüncesinde nadir bir yöntemdir. Üstad, aklın ve mantığın sınırlarını zorlayarak iman hakikatlerini ispat eder.
Modern Çağın Sorunlarına Cevap: Risale-i Nur, insanın modern dünyada karşılaştığı varoluşsal krizlere, manevi buhranlara ve ahlaki çöküşe Kur’an’dan süzülen cevaplar sunar. insanlık, “Ben kimim, neden varım?” sorularına Risale-i Nur’un ışığında net cevaplar bulur.
Zihniyet Devrimi: Risale-i Nur, şekilci bir din anlayışını reddeder ve islam’ı hayatın her alanına nüfuz eden bir hakikat olarak sunar. Bu eser, sadece bir iman eğitimi değil, bir zihniyet devrimidir.
Soru: Sizin iBDA fikriyatınız ve Risale-i Nur arasındaki ilişkiyi nasıl değerlendiriyorsunuz?
Cevap: Risale-i Nur, imanî cephenin bir kalesidir; iBDA ise, bu kalenin surlarını yıkılmaz bir şekilde tahkim eden, onu sosyal ve aksiyoner bir hareket hâline dönüştüren bir düşünce sistemidir.
Üstad, Kur’an’dan aldığı ilhamla imanın esaslarını kurtarmayı başarmıştır. Bizim yolumuz ise, bu esasların aksiyona dönüşmesidir. Risale-i Nur, tefekkür ve teslimiyetin kılavuzudur; iBDA ise, bu kılavuzla harekete geçen bir devrim çağrısıdır.
Üstad’ın açtığı bu yolda yürümek, imanı sadece bireysel bir mesele olarak görmeyip, toplumsal bir mücadeleye dönüştürmek demektir. Risale-i Nur, bir meşale ise, iBDA o meşaleyi tüm dünyaya duyuracak bir davettir.
Soru: Üstad Bediüzzaman’ı bir cümleyle nasıl tanımlarsınız?
Cevap: Bediüzzaman Said Nursî, iman hakikatlerini çağın diliyle anlatan, zulüm karşısında dimdik duran ve islam’ı yeniden diriltmek için mücadele eden bir direniş eridir.
O, "imanı kurtarma mücadelesi" verirken, islam’ın fikir dünyasına bir çığır açmış ve bu çığır, kıyamete kadar hakikatin yolunu aydınlatmaya devam edecektir. Üstad, sadece bir mütefekkir değil, bir dava adamıdır; Risale-i Nur ise bu davanın manifestosudur.
