Soru: Risale-i Nur’un ve Üstad Bediüzzaman Said Nursî’nin, islam davasındaki yerini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Cevap: Üstad Bediüzzaman, islam’ın çağdaş müdafaasını yapan büyük bir mütefekkir, Allah’ın dinine hizmet yolunda yanan bir meşaledir. Risale-i Nur, islam’ın imanî esaslarını, modern çağın zihinlerine ve gönüllerine işleyen bir maneviyat müfredatıdır. Bu eserler, “iman kurtarma davası” ekseninde, insanın varoluşsal sancılarına cevap veren, batıla karşı hakikati kılıç gibi savunan bir tefsirdir.
Üstad’ın en büyük başarısı, islam’a yöneltilen şüpheleri, modern bilimin ve felsefenin diline uygun bir şekilde çürütmesidir. O, akılla kalbi buluşturmuş, dimağ ile ruhu kaynaştırmıştır. Risale-i Nur, bu anlamda hem bir maneviyat mektebi, hem de bir zihniyet devrimidir.
Soru: Risale-i Nur’un, Kur’an’ın tefsiri olarak özgünlüğü nedir?
Cevap: Risale-i Nur, Kur’an’ın derinliklerinden süzülmüş bir hikmet pınarıdır. Ancak bu hikmet, sadece geçmişin değil, çağımızın meselelerine ışık tutar. Üstad, Kur’an’ın mesajını modern dünyanın ihtiyaçlarına göre açıklamış, islam’ın evrensel hakikatlerini güncel bir dille sunmuştur. Risale-i Nur’un özgünlüğü burada yatar: Kalp ve aklı bir arada doyurması, imanî meselelere delil ve burhanlarla yaklaşması.
Bu eserler, Kur’an’ı anlamanın, onu çağın diline tercüme etmenin bir modelidir. Risale-i Nur, bir ayna gibi Kur’an’ı yansıtır; ancak bu aynada çağın problemleri ve insanın arayışları da görülür.
Soru: Üstad’ın mücadeleci yönü hakkında ne dersiniz?
Cevap: Üstad, zindanlarda çile çekmiş, sürgünlerde yılmamış, zulüm karşısında eğilmemiş bir kahramandır. O, manevi bir direnişin sembolüdür. Risale-i Nur, sadece bir kitap değil, aynı zamanda bir mücadele manifestosudur. imanın müdafaası için gösterilen bu gayret, islam’ın çağdaş çağrılarına bir cevaptır.
Üstad’ın mücadelesi, nefsin direnişi kadar, toplumun hakka yönlendirilmesi için verilmiş bir savaştır. Onun yaşadığı çileler, yazdığı her satırı mürekkep kadar kan ve gözyaşıyla da yoğurmuştur.
Soru: Risale-i Nur ve sizin fikrî duruşunuz arasında nasıl bir bağ görüyorsunuz?
Cevap: Risale-i Nur, islam davasının imanî cephesinde bir destandır; benim yolum ise, bu imanın hareket hâline gelmesi, aksiyona dönüşmesi için bir çağrıdır. Üstad, kalpleri uyandırmıştır; bizim davamız, bu uyanışın bir şuur inkılabına dönüşmesidir. O, iman kurtarma davasını başlatmış, bizler de bu davanın toplumu sarsan bir hareket hâline gelmesi için çalışıyoruz.
Hakikat birdir ve o hakikat, farklı lisanlarla dile getirilse de aynı kaynaktan gelir. Risale-i Nur, bu kaynağın berrak bir pınarıdır. Bize düşen, o sudan içmek ve susayanlara ulaştırmaktır. islam davası, Üstad’ın açtığı bu yoldan yürüyerek zaferle taçlanacaktır.
Soru: Üstad Bediüzzaman’ı bir cümlede özetlemek gerekirse, ne söylersiniz?
Cevap: Bediüzzaman, islam’ın çağlar üstü hakikatini, çağın diliyle ilan eden bir fikir ve aksiyon dervişidir. Onun mücadelesi, bizim yol haritamızdır; Risale-i Nur ise, bu yolda taşınan meşaledir.