23 mart 1994'te aeroflot şirketinin airbus a310 tipi uçağı ile moskova'dan hareketle hong kong'a gitmesi planlanan, ancak korkunç bir dizi ihmal ve pilot eğitimlerinin yetersizliği gibi nedenlerle trajik bir kaza ile sonlanan uçuş.
uçuş verileri doğrultusunda hazırlanan resmî rapor ışığında kalkıştan 4,5 saat sonra, kaptan pilot yaroslav kudrinsky, ilk defa yurt dışı seyahatine çıkmakta olan 13 yaşındaki kızı yana ile 15 yaşındaki oğlu eldar'ı kokpite kabul eder.
kaptan, önce kızı yana'yı pilot koltuğuna oturtur.
o esnada uçak, otomatik pilottadır. kudrinsky, kontrol düğmesini açar. böylece, otomatik pilottan çıkılmayacak ve yana, uçağı, hafifçe sola kırdığında sanki kontrol kendisindeymiş gibi hissedecektir. öyle de olur. yana, lövyeyi çevirir ve uçak, hafifçe sola doğru döner. bunun ardından, kaptan pilot, uçağı tekrar önceden belirlenen istikamete sokar ve kumanda kolunu eski konumuna getirir.
ardından, sıra, oğlu eldar'a gelir. o da pilot koltuğuna oturur, lövyeyi kız kardeşinin yaptığı gibi sola doğru ancak daha sert bir hamle ile çevirir. şaşırtıcı olan şey, yana'nın çevirdiği gibi rahat bir hamle yapamaz ve zorlandığını hisseder.
kudrinsky, kızı koltuktayken yaptığı gibi kontrol düğmesini tekrar açar ve ardından eldar, lövyeyi rahatlıkla döndürmeye başlar. bir noktadan sonra uçağın dönmesi durur ve otomatik pilot aynı modda yoluna devam eder.
kaptan pilot, navigasyon modunu açarak, uçağı, tekrar hong kong istikametine sokar.
bu birkaç dakika süren hadiseler esnasında kokpitte bir sohbet, şakalaşma havası hâkimdir, dikkat dağınıklığı hissedilir, ancak bir süredir eldar, lövyeyi sol istikamete doğru zorlayarak tutmaya devam eder. halbuki bu saniyelerde, çok kritik bir ân yaşanır ve aslında uçak, otomatik pilottan çıkmakta ve kontrolü pilota bırakmaktadır.
bir noktadan sonra eldar, babasına, “uçağın neden kendi kendine döndüğünü” sorar, yaklaşık üç dakikadır pilot koltuğunda oturan eldar'ın bu sorusu üzerine kaptan pilot ve yardımcısı piskarev, aralarında bunun sebebini konuşmaya başlarlar.
bu kafa karışıklığı sürerken, uçak, 45 derecelik çok ciddî derecede bir açıyla yana yatar ve 30 bin feet yükseklikteyken ölümcül bir biçimde dalışa geçer. bu sırada hissedilen g kuvveti nedeniyle kaptan pilot kudrinsky yerinden kalkıp lövyeye uzanamıyor, piskarev önündeki lövyeye parmaklarının ucuyla dokunabiliyor ve 15 yaşındaki eldar ise iki eliyle lövyeyi tutup uçağı kontrol eden tek kişidir.
kokpitte bir yaşam mücadelesi başlar.
otomatik pilot, uçağı yükseltir ve burnunu havaya kaldırır. bu defa tehlikeli ve dik bir biçimde yükselişe geçer. otomatik pilottan çıkış uyarısı duyulur. otomatik bir güvenlik sistemi devreye girer ve uçağın burnunu alçaltarak pike yapıp tekrar hız kazanmasını sağlamaya çalışır.
saniyede 200 metrelik bir dalışta olan uçağı, piskarev, lövyeyi kendine doğru şiddetle çekmeye devam ederek kısmen doğrultur ve bu defa hızlı bir tırmanış yaşanır. hava hızı azalan uçak, stall ya da bir diğer deyişle perdövites durumuna girer, yani havada tutunma kabiliyetini yitirir.
bu sırada g kuvveti etkisi biraz kırılınca kaptan, eldar'ın yerine pilot koltuğuna geçer. bir süre sonra uçağı dengeler ve yavaş yavaş kontrolü sağlamaya başlar.
ancak ne kadar düştüklerinin farkında olmayan kudrinsky ve piskarev, ve beraberindeki 73 kişi, moğolistan'ın kuzeybatısındaki kuznetsk alatau sıradağlarına çarpmak suretiyle fecî şekilde hayatlarını kaybeder.
bu hadise, kayıtlara, kaptan pilot'un ölümcül ihmallerinden dolayı pilotaj hatası olarak geçmesinin yanı sıra sivil havacılıkta bir dizi radikal gelişmeye de neden olur. o zamanlar için kokpite misafir kabul edilmesi şaşılacak bir uygulama değilken, bu olaydan sonra kısıtlamalar getirilir. ayrıca, eldar'ın pövyeyi bu kadar zorlamasıyla uçağın otomatik pilottan çıktığına dâir uyarının sesli bir uyarı olmadığı fark edilir ve bu noktada tüm airbus'larda değişikliğe gidilir. bu yeni seri airbus'ların pilot eğitiminde bir takım reformlar yaşanır.
yani, havacılık kuralları, yine ve yeniden, kanla yazılır.
“kid in the cockipt” (kokpitteki çocuk) başlığı ile uçak kazası raporu'na ya da o zamanki orijinal ismiyle mayday belgesel serisine konu olmuştur.